Ganem Dede

8 Şubat 2016 tarihinde yayınlanmıştır.

Ehlullah
Dü cihânda eğer altun ola der isen nâmın
Sikkesi altına gir Hazret-i Mevlânâ'nın
GANEM DEDE'NİN DERGÂHA GELİŞİ VE İSMİNİN MENŞE'İ

İsmâîl Ankaravî Hazretlerinin Galata Mevlevîhânesi’ndeki şeyhliğinin ilk yılında (1019/1610), mukâbele-yi şerîfeden sonra örtüye sarılmıs hâlde kadınlar bölümüne bırakılmıs iki yaşlarında bir çocuk bulunur. Ankaravî Hazretleri, kendisine getirilen bu çocuğa “hay kuzu hoş âmedî (hay kuzu hoş geldin)” deyip onu manevî oğlu olarak kabûl eder ve O'nu bir süt anneye teslîm eder. Aklı ermeye basladıkdan sonra da onun terbiyesiyle bizzat mesgûl olur. Ankaravî Hazretlerinin çocuğa "kuzu" iltifâtından sonra dervîsler de ona aynı lakabla hitâb ederler. Dervîş Ganem, büyüyüp rüşdüne erişdiğinde bir gün Ankaravî Hazretlerinin alışılmış biçimde onu "Kuzu" hitâbıyla çağırması üzerine zarîf dostlardan biri :


“în bahtiyâr ve nazar-kerde-yi Hazret-i Azîz ez derecât-ı Hamelî güzeşt ve be evc-i Ganemî su’ûd kerdest"
(Bu bahtiyâr ve Hazret-i Azîz’in gözdesi, Hamel (kuzu) derecelerini aşıp Ganem (koç) zirvesine yükseldi)

şeklinde bir latîfe yapınca Ankaravî Hazretleri de şöyle buyurmuşlar :  


“hoş güfteyîd badezîn Ganem-i mâ ganîmet-tev’em şud ve be himmet u himâyet-i merdân-ı Hudâ mes’ûlest ki kebş-i İsmâîl seved"
(Güzel söylediniz. Bundan sonra bizim ganîmetle eş olan Ganem’imiz Allah dostlarının himmet ve himâyesiyle İ smâîl’in koçu olur) 

Hazret'in bu sözlerinden sonra Ganem adıyla anılmaya başlar...


HİZMETLERİ

İsmâîl Ankaravî Hazretlerinin en önemli eseri, Mecmû’atu’l-Letâif ve Matmûratu’l-Me’ârif adını verdiği yedi cildlik "Şerh-i Mesnevî"sidir. Yaklaşık on yılda te’lîf edilen bu eserin vücûda getirilmesinde Ankaravî Hazretlerinin manevî evlâdı ve bendesi Ganem Dede’nin önemli hizmetleri olmuşdur. Ganem Dede, Ankaravî Hazretlerinin Galata Mevlevîhânesinde postnişîn olduğu dönemde Mesnevîhânlık da yapmışdır.

Ömrü boyunca Ankaravî Hazretlerinin hizmetinde bulunan Ganem Dede, seyhinin en has mürîdi ve manevî oğludur. Şerh-i Mesnevî'nin yazılmasında gerek kâtibi olarak gerek Hazret'in ilgisizlik sebebi ile şerhe ara verdiği zamanlarda şerhe devâm etmesi yönündeki ricâ ve niyâzları ile büyük bir hizmet îfâ etmişdir. Bu husus eserin muhtelif yerlerinde de zikredilir.

Serh-i Mesnevî’nin üçüncü cildinin mukaddimesinde Ankaravî Hazretleri, te’lîf edilen bu eserin aslında ortak bir çaba ürünü olduğunu belirterek emeği geçenleri tebrîk ve
takdîr eder. Ardından şerhde madden ve ma’nen büyük hizmeti olan Dervîş Ganem’i de hayırla yâd eder. Çünkü bu şerhin yazılmasına ve tamamlanmasına kalben ve bedenen vesîle olan kişi Dervîş Ganem’dir. 


ŞEYHİNE BEDEL OLMASI

Rivâyete göre, eserin tamamlanmasından uzun zaman önce Ankaravî Hazretleri rüyâsında ömrünün tamam olduğunu görür...Sabah dervişlerini toplayarak, eserin yazılmasını istiyorlarsa aralarından birinin bedel olarka kendisini fedâ etmesi gerektiğini söyler. Ganem Dede tereddüt etmeden ortaya atılır ve :


“ezîn Ganem-i bîçâre gayr ez kurbânî çi mîâyed"
(Bu bîçâre Ganem’den kurbanlıkdan başka ne olur!) 

sözleriyle hayâtını Şeyh-i Azîz'i uğruna fedâ eder...

Aşağıdaki ses kaydında bu menkıbeyi Muzaffer Efendi Hazretlerinin uslûbu ile dinleyebilirsiniz...



Ganem Dede bu şekilde cân verdikden sonra eşyâları dervîşler arasında pay edilir. Notlarını ihtivâ eden mecmûası Şeyhi Ankaravî Hazretlerinin payına düşer. Defteri açıp baktıklarında bir de ne görsünler!... Ganem Dede'nin şeyhine fedâ olma arzusunu dillendiren şu kıt’asını görüp hep berâber ağlaşırlar...

Nagam enîs-i Ganem'dür bu dest-i vahdetde
Hücûm-ı gürg-i ecelden sehâ ne gam Ganem'e
Ganîmet-i dü cihândur dem ü kademle bana
Fidâ-yı cân u ser itmek senün gibi saneme

Ganem Dede, Galata Mevlevîhânesi’nde Şeyhi Ankaravî Hazretlerinin türbesinin ayak ucunda medfûndur...
Semâhâne-i Edeb adlı eserde Ganem Dede'nin menâkıbı
DERVÎŞ DEDİĞİN BÖYLE OLUR

Cemâleddin Server Revnâkoğlu anlatıyor...
Galata Mevlevîhânesinin son postnişîni Ahmed Celâleddin Dede'den işittim. Ankaravî Hazretlerinin kabrini tamir ediyorlarmış...Tamir esnâsında kabrin içindeki bölme duvarı yıkılınca, yan tarafında yatan Ganem Dede sırtında tennûresi, başında sikkesi, hâl-i hayâtında bilinen hâliyle aynen ortaya çıkmış!..Dergâhın o zamanki şeyhi Kudretullah Efendi kabrinde güleç yüzü solmamış Ganem Dede'yi göstererek şöyle demiş : 
"Gördünüz mü, dervîş dediğin böyle olur..."
Orada bulunan zevât da Ankaravî Hazretlerini göstererek şöyle demişler :
"Eyvallah Efendim!...Dervîş dediğiniz böyle olur olmasına ama böyle şeyhin de böyle dervîşi olur!..." 
Listeye geri dön