17 Aralık 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Ümmü'l-mü'minîn Hazret-i Âişe radıyallahu anhâ diyor ki, "Resûlullah, geceleri yatağını terkeder, namaza dururdu ve tâ inficâr-ı subha kadar teheccüd namazı kılardı. Kıyâmında, rükû'unda, secdesinde, hep "Ümmetim! Ümmetim!" diye yalvarırdı.
Cenâb-ı Peygamber, her gece teheccüde kalkardı çünkü bu namaz O'na farzdı. Bize sünnet ama O'na farz idi. O zât-ı akdese, o mir'ât-ı Hakk'a, o rahmeten lil âlemîne, o Beşîr'e, o Nezîr'e, o Şâhid'e. Allah, Kur`ân-ı Kerîm'de habîbi Muhammedinin yüzünün nûruna, saçının siyahlığına yemîn ediyor, hayâtına kasem ediyor.
Aman teheccüd namazı kılın! Her gece yapamazsan bile hiç olmazsa bazen bazen kılın. Hiç değilse ayda bir defa, haftada bir defa yapın. Âşık olan yapar. Resûl-i Ekrem'i sevenler yaparlar. Mecâzî aşkda bile neler yapıyoruz. Ma'şûkamızı memnûn edelim diye her şeyimizi fedâya hazırız. Zâten öyle olmayan kimsenin aşkı yalandır. Âşık olan kimse, sevdiği uğruna her şeyini fedâ etmekle mükellefdir. Bu aşk-ı mecâzîde bile böyledir ya aşk-ı hakîkîde? Öyleyse geceleri kalk, teheccüd kıl! Namaza kalk, namaza! Gece namazı! Gece namazı! Gece namazı! O gece namazında kılınan iki rekat o kadar sevgili ki, onun tadını ancak tadanlar biliyorlar.
Cenâb-ı Hakk gece namazı kılan kuluna bazen ilhâm da eder. Gece namazına devâm edersen, bazı vâridât da elde edebilirsin, bir çok esrâra da vâkıf olabilirsin.