17 Aralık 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Gece namazında çok büyük fazîlet vardır. Allah'la irtibat te'mîn etmek isteyen kişiler, Allah'la sevişmek* isteyen kişiler, gece namazına kalkmalıdır. Herkes yatıp da el ayak çekildikden sonra kalkmalısın ve Hakk ile başbaşa kalmalısın. Kişi sevdiği ile berâber hep tenhâ yerlere gider. Öyleyse sen de tenhâda kalmalısın. Münâcâtın, isteğin Allah ile senin aranda olmalı. İşte teheccüdde bu vardır. Teheccüd namazı, Peygamberimiz sallallahu aleyhi veselleme farz idi, bize sünnet-i seniyyedir. Teheccüde kalkmayan bir sâlik, tarîkinden yani Allah'a gittiği yolundan zevk alamaz. Sâliklerin mutlaka gece teheccüde kalkması lâzımdır.* Maalesef millet olarak kendi lisânımızı bile doğru dürüst öğrenemediğimiz için, Efendi Hazretlerinin bazı vaaz ve sohbetlerinde geçen "sevişmek" tabiri, halkın âmiyâne kullanımındaki âdî ma'nâ ile karıştırılıyor. Hiç öyle şey olur mu? Burada, tıpkı buluşmak ve görüşmek fiillerinde olduğu gibi, işdeşlik sözkonusudur. Nasıl ki buluşmak ve görüşmek, iki kişi veya iki taraf arasında oluyorsa, sevişmek de muhabbetin karşılıklı olması demekdir. Efendi Hazretlerinin bu tabiri kullanmakdan maksadı da, Allah ile kul arasındaki muhabbetin karşılıklı olduğunu beyân etmek içindir. Yazılarımızda sık sık tekrâr ettiğimiz " يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُ" âyet-i kerîmesi de zâten bu hakîkati beyân eder.