12 Eylül 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Büyük mürşidlerimizden İsmâil Ankaravî Hazretleri Minhacü'l-Fukarâ'sında buyuruyorlar ki :
Ebû Dâvûd ve Tirmizî bu hadîs-i şerîfi ve Müslim ve Buhârî dahi Ebû Hureyre Hazretlerinden rivâyet ederler : "Leyse'l-gınâ 'an kesreti'l-'aradi, inneme'l-gınâ gına'n-nefsi". 'Araz, nükûddan ve gayrıdan sunûf-i emvâle derler. Pes, gınâ, kesret-i emvâl ile olmaz. Belki gınâ değildir, illâ gınâ-yı nefsdir ki kanâ'atdir. Anın içün, "Fakîrun küllü zî hırs, ganiyyün küllü men yekna' (Hırs sâhibi fakîrdir, kanâat ehli ganîdir)" demişlerdir. Ve yine, Peygamberimiz, "El-kanâ'atü kenzün lâ yefnâ (kanâ'at tükenmez bir hazînedir)" buyurmuşdur
Tayyibî bu hadîsin şerhinde der ki, "Nefsin gınâsından murâd, ilmî ve amelî meziyetleri, kendinde hâsıl etmesidir. Nefs bundan başka bir şekilde haz ve lezzet sâhibi olamaz". Murâdı bu ki, nefs, kemâl-i ilm ve amelden zevk-i rûhânî bulur ve ganiyyü'l-kalb olur. Ve ahvâl ve esbâbdan istiğnâ kılar. Pes, Allah'la ganî olur. Allah'la ganî olmak, eşyâ ve esbâbdan istiğnâ kılmakdır. Zîrâ esbâbla ganî olan, esbâba müftekır olur. Esbâb ise, müsebbibe müftekırdır. Pes, kendi mislli müftekıra müftekır olmak, ifitkârda gâyete ermekdir. Anın içün ehl-i dünyâ hadd-i zâtında fakîrlerdir. Pes, fîl-hakîka gınâ esbâb ve eşyâ hicâbından rehâ bulmak ve Hakk'la ganî olmakdır. Anın içün meşâyih buyurmuşlar, ve fakrı tarîf kılıp demişler ki, fakîr oldur ki hiç bir şeye muhtâç olmaz, belki hemân Hakk'a muhtâc olur. Pes, hiç bir şeye muhtâc olmayan, ganî olur.
Ammâ burada bir suâl lâzım gelir ki, ekseri meşâyih demişler ki, "Fakîr o kimsedir ki her şeye muhtâcdır". Nitekim Fütûhât'da dahi Hazret-i Şeyh, "Bizim katımızda fakîr oldur ki, her şeye muhtâc ola" der. Pes, evvelki kelâm ile bu kelâmın mâbeyninde tenâkuz olur, tevfîk nice mümkün olur dersen, cevâb budur ki, evvelki kavli diyen meşâyih katında fakîr onlardır ki esbâb ve eşyâdan mücerred ola. Yani zâtını mâsivâdan tenzîh kıla ve fenâfillah mertebesin bula. Bu mertebe sâhibi, hiç bir şeye muhtâc olmaz. Belki gınâ-yı Hakk'la ganî olur. Ve ikinci kavli diyen meşâyih katında fakîr oldur ki, kaçan bu eşyâya nazar eyledikde, mezâhir-i Hakk'ı göre ve mecâlî-i Vücûd-i Mutlak müşâhede kıla. Pes, Allah'a fakîr olan, külli şeye fakîr olur, bu haysiyetden. Pes, bu mertebede fakîr, ayn-ı ganîdir, bir itibarla ve ganî, ayn-ı fakîrdir, bir âhar itibarla. Anın içün Hazret-i Ali buyururlar, "Fakr ile gınâ iki binitdir, kayırmazam her hangisinin sırtına binersem". Fi'l-hakîkâ fakr ve gınâ, iki emr-i itibârîdir. Ârifin katında iki hâlet bile ale's-seviyyedir. Vallâhu 'alem bi's-savâb.