Gıybetden Nasıl Kurutuluruz?

4 Ekim 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

Gadab

Gıybetin kötülüğünden, dedikodunun fenâlığından, adam çekiştirmenin zararlarından uzun uzun bahsetdik. Şimdi de bu menhûs hastalıkdan kurtulmanın çârelerinden bahsedeceğiz biraz. 

Maddî hastalıklar için geçerli olan bir kâide, manevî hastalıklar için de geçerlidir. Nedir o kâide? Hastalığın sebebini bulmak, köküne inmek ve o sebebi ortadan kaldırmak. Yoksa hastalığın tezâhürleri ile yâhud tıbbî tabirle semptomları ile uğraşarak hastalıkdan kurtulmak mümkün olmaz. Peki nedir gıybet hastalığının sebebleri? İnsanları gıybete sevkeden, dedikoduya yönelten sâikler nelerdir?

Gıybetin, dedikodunun, adam çekiştirmenin temel sebebleri şunlardır :

Hased : Dedikoduların önemli bir kısmı hasedden yani kıskançlıkdan, çekememezlikden kaynaklanır. Hased de ilâhî taksîmâta râzı olmamakdan ileri gelir. Meselâ komşu yeni bir araba aldı değil mi, hasedçi komşulara hemen dedikoduya başlar. "Nereden buldu bu kadar parayı?" yahud "Adama bak başını sokacak bir evi yok, kalkmış araba almış" filan. Birisini bir makâma tayin ederler, hemen hasedçiler dedikoduya başlar, "Başka adam mı yokdu", "O herif ne biliyor ki öyle  bir mevkiye geldi", "Kesin bir torpili vardır" filan. Yâhud bunlara benzer bir alay lüzumsuz laf, iğneleme, sû-i zannla söylenen sözler. Hepsinin de sebebi aynı. Kıskançlık, çekememezlik, Allah'ın nimetini başkalarına çok görmek.

Kibir : Bu da dedikoduların ana sebeblerinden biridir. Kibirli kimse başkalarını hakîr gördüğü için, herkesin herşeyini tenkid eder, ayıplar, istihzâ eder. Hele de birisinin başına kötü bir şey geldiyse. "Belliydi zâten onun işden atılacağı" yâhud "iflas edeceği". Ben demişdim zâten o okulu kazanamaz diye" filan. Bu gibi laflar, ayıplamalar, hakîr görmeler, hep kibirden kaynaklanır. 

Ucub : Bu da kibrin bir nevidir aslında. Ucub sâhibi, dînî husûslarda kendini beğenir, başkalarını hakîr görür. Herkesi cehennemlik gören sofularda olur bu ekseriyâ. Ucub getiren kimseler hemen başkalarını çekiştirmeye başlar, kendinde bu hakkı görür, "Filanca namaz kılmıyor", "Falancalar zındık", "Şu cemaat ehl-i sünnetden değil" filan. Bütün bu dedikoduların sebebi hep ibâdetine güvenmekden, kendini beğenmekden ileri gelir.

Gadab : En şiddetli dedikodular, kızgınlıkdan kaynaklanır. Kızan, sinirlenen, âsâbı bozulan kişi dilini tutamaz, verir veriştirir. Ağza alınmayacak sözler de söyleyebilir gadablanan kimse. Yâhud abartır, çarpıtır, lafa yalan da karıştırabilir. Çünkü gadab aklı perdeler. 

Kîn : Bu da gadabın bir nevidir aslında ve gadabdan daha beterdir. Çünkü gadabın kalıcı şeklidir kîn. Kızgınlık alev gibidir, parlar ve söner ama kîn yatışmaz hiç. Bütün o kan davaları, insanlar arasındaki uzun süren küslükler, milletler arasındaki asırlar süren düşmanlıklar, hep kînden kaynaklanır. 

İşte bütün bu sebebler bir bir yok edilmeden, gıybetden kurtulmak mümkün olmaz. Birini, ikisini izâle etsek diğerleri mutlakâ bizi gıybete sevkeder. Çünkü gıybet hastalığının kökleridir bunlardır. Hastalığı kökünden tedâvî etmek için bunlardan kurtulmak şartdır.

"Peki ama bu kökleri ortadan kaldırmak uzun zaman alır, o zaman zarfında ne yapacağız?" derseniz, onun da çâresi var. Gıybetden kurtulmak mı istiyorsunuz, sizi gıybete sevkeden dedikoducu insanları terk edin, onlarla düşüp kalkmayın. Eğer onlarla oturup kalkmaya devam ederseniz, dedikodudan katiyyen kurtulamazsınız. Siz ne kadar dikkatli olursanız olun, dilinize ne kadar hâkim olursanız olun, onları men edemeyeceğiniz için, dedikoduya ortak olursunuz. Unutmayınız ki, dedikoduyu yapanla, dedikoduyu dinleyen arasında pek bir fark yokdur. Dinleyen olmasa dedikodu yapmanın bir manâsı olmaz çünkü.

Listeye geri dön