23 Ocak 2025 tarihinde yayınlanmıştır.
Öldükden kısa bir müddet sonra, insanın cesedi bozulmaya başlar, bir süre sonra da kokmaya başlar cesed. Eğer cesed ortada kalırsa, leş gibi kokar, etrafa mikrop ve hastalık saçar ve herkesi rahatsız eder. Bu yüzden ölüyü bekletmeden defnederler, gömerler yani. Binâlar da böyledir. Bir binâ ömrünü tamamlayınca onu yıkıp ortadan kaldırmak gerekir. Aksi takdirde birilerinin üstüne yıkılabilir.
İnsanlar ve binâlar için geçerli olan bu hakîkat müesseseler için de geçerlidir. Nasıl ki her doğan ölüyor ve her yapılan yıkılıyorsa, kurulan her müessese, her kurum, her teşkîlât da bir gün ömrünü tamamlar. Kimse de bunun aksini iddiâ edemez. Hakk'dan gayrı her şey fânîdir çünkü, geçicidir, yok olucudur.
Nasıl ki bir kimse ölünce onu güzelce yıkayıp, kefenleyip, bir yere gömüyorsak, bir müessese de ömrünü tamamladıysa onu güzelce ortadan kaldırmak lâzımdır. O müessese vaktiyle çok hayırlı işlere hizmet etmiş olsa da durum değişmez. Ömrünü tamamlayan bir müesseseyi ısrarla ayakda tutmaya çalışmak, ölüyü gömmeyip ortada bırakmak gibidir. Bu durumda etrafa çok kötü kokular saçılır, hastalıklar neş'et eder. Halkı rahatsız eder, rencîde eder, hasta eder bu durum. Ne var ki bunlar manevî rahatsızlıklar olduğu için herkes bunu idrâk edemiyor.
Meselâ tekkeler ve tarîkatler, ömürlerini çokdan tamamlamış müesseselerdir, bunlar artık târihe mâl olmuşlardır. Bugünün şartlarında ne tekke teşkîlâtını ayakda tutmak mümkündür ne de tarîkat müessesesini. Çünkü şartlar değişmişdir, insanlar değişmişdir, hayat tarzı değişmişdir, yaşayış değişmişdir, tâlib yokdur, mürşid yokdur, bu işlerin ehli kalmamışdır. Bunları sunî olarak ayakda tutmaya çalışmak, kimseye fayda getirmez. Bilakis zarar verir halka. Çünkü içinde mürşid olmayan bir tekke, rûhsuz bir cesed gibidir, ölü hükmündedir. Tarîkat, ancak ehli olursa faydalı olan bir müessesedir, dervîş yoksa, irşâd yoksa, mücâhede yoksa, seyr u sülûkün şartları yerine getirilmiyorsa tarîkatin ne faydası olur. Olsa olsa bir takım şarlatanların, sahtekârların elinde fitne ve fesad yuvası olur ancak. Nitekim bugün bunu açıkça görüyoruz.
Şeyhlik iddiâsı ile ortaya çıkan öyle rezil, öyle aşağılık insanlar var ki, kimi milletin malına mülküne göz dikmiş, kimi ırzına, nâmûsuna. Kimi milletin itikâdını bozmakla meşgûl, kimi ahlâkını, kimi "namaza ne lûzum var" diyerek halkı ibâdetden men ediyor, kimisi de kutta-i tarîk olmuş, tâliblerin yolunu kesiyor.