25 Ocak 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Ehl-i belde beyninde meşhûrdur ki, Anadolu cânibinden bir âşık-ı sâdık gelip, mücâveret edip müteehhil olmuş. Müddet-i vâfire ikâmet sebebiyle Hücre-i Şerife'de bir hizmet-i celile ile müşerref olup, bir zaman geçdikde mahmûm olmuş. Harâret-i hummâ ile bir gün hâtırına gelmiş ki, "Şimdi vilâyetimde olaydım, filan yoğurddan bir tas ayran içeydim" diye hâtırına gelmiş. Maahâzâ lisâna gelmemiş iken, Resûl-i Ekrem Efendimiz o gece Şeyhu'l-Harem'e saâdetle emir buyurmuşlar ki, "Bizim filan hizmetimizi, huccâc ile gelen filan kimseye veresin". Şeyhu’l-Harem âdâb ile, "Ya Rasûlallah, o hizmete ümmetinden filan kimse memûrdur" dedikde, saâdetle buyurmuşlar ki, "O kimseye bizden selâm eyle, varsın vilâyetinde ayran içsin" diye emir buyurmuşlar. Erte gelip, o zâta evinde Şeyhu'l-Harem Efendimizin emr-i şerîflerini tebliğ etdiği anda, "sem'an ve tâ'aten" diyerek beldesine azîmet edip gitdi diye meşhûrdur.
Bundan bize bir şey fâide oldu. Evvelâ bir gönülde iki muhabbet olmaz. Ve hem bir kişi mücâveret murâd ederse, kendisini tezkiye etsin, cemî-i mütelezzizât-ı dünyâdan geçmiş ise kalsın. Yoksa bir sene misâfir olup yine beldesine gitsin. Her ne kadar misâfirin noksânı olursa mazûrdur. Bu mahalde İmâm-ı A'zam kavli üzere hareket lâzımdır. Zîrâ buyurmuşlar ki, "Biz bunda, gönlümüz Bağdad'da olmadan, biz Bağdad'da olup da gönlümüz bunda olma hayırlıdır". Allahu Azimu’ş-Şân gönlümüzden cemî-i muhabbeti mahv edüp, kendi aşkıyla ve Resûlünün muhabbetiyle memlû eyleye. Âmîn.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
İkide birde gidermiş, eskici bir adam var varmış onun yanına, bir zât-ı muhterem, "Ben Medîne'de ölmek istiyorum" dermiş. Hepimizin arzusu ya. Müslümanların, Peygamber'i sevenlerin hepsinin arzusudur bu. "Medîne'de ölmeyi isterim efendi ben, çok isterim". "N'apıcan oğlum, Medîne'de ölmeyi" demiş. "E Resûl-i Ekrem orada yatıyor". "Evlâdım sen Medîne'de ölmeye bakma, Medîne'ye lâyık olmaya çalış" demiş.
Kendine kabir yapdırma, kendini kabire hazırla sen, ahmak adam! Bazı adam kabir yapdırıyor kendisine, türbe filan, koca bir türbe, bilmem ne falan fıstık, altı cehennem çukuru haberi yok. Onun için sen kendine kabir hazırlama, kendini kabire hazırlayacaksın.
"Sen Medîne'ye yatmaya çalışma, Medîne'ye lâyık olmaya çalış" demiş. "Aman efendi, öyle deme" demiş, "Resûl-i Ekrem'in, sallallahu aleyhi vesellem, evvelâ şefâat edeceği Medîne halkıdır" demiş. "Öyle ama oraya lâyık ol sen" demiş. Gözünden perdeyi böyle kaldırıvermiş. Kaldırınca bir de bakmış ki, aaaa!, İstanbul'da ölüp de Medîne'ye lâyık olanları buradan melekler götürüp oraya gömüyorlar. Oraya lâyık olmayıp orada öldü mü onu da alıp götürüp başka yere koyuyorlar.
Sen mezarlığa adam taşıyorsun, zannediyor musun orada kalıyor o. Îmânsızsa kâfir mezarlığına götürürler onu. O kâfir mezârlığından da îmânlı olanları, islâm mezarlığına getirirler. Hep gece gündüz taşır o, bir takım melekler vardır. Hep cenâze teşkilâtındaki belediye imamları cenâze taşımaz, Allah'ın da cenâze teşkîlâtı var, âhiret âleminde.