12 Nisan 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
NUTK-İ ŞERÎF
Gönül gitdi elimden ele gelesi değil
Hallâk ile bir oldu artık ölesi değil
Hakk'ı bulmak için cümle mâsivâ perdelerini yırtmak gerekir. En büyük perde ise insanın nefsidir. Nefsini kurbân edip Hakk'da fânî olanlar ölmezler, olurlar. Fenâfillah makâmına erenlere bekâbillah rütbesi verilir.
Ol bir ile bir olan cümle 'âleme dolan
Böyle sultânlık bulan kulluk kılası değil
Hakk'da fânî olup, kendisini yok eden kişi, öyle büyük bir saltanata ermişdir ki artık nefsine kulluk etmez, mâsivâya bağlanmaz. Hakk'a hakkıyla kul olan iki cihâna sultân olur.
Erişmeyen vahdete vahdetdeki lezzete
Girer ise cennete hergîz bulası değil
Asıl cennet vahdet zevkini tatmakdadır. Bu cennetin tadını tadanlar, bildiğimiz cennete itibar etmez. Bildiğimiz cennet "cennet-i ef'âl"dir, o cennete girenler "cennet-i zât"ın farkında bile değildir.
Cân iline dalmayan Hakk dâdını bulmayan
Bu sûretde gülmeyen hergîz gülesi değil
Hakk ile berâber olmak ni'metine erenler bayrâm eder. Bu ni'mete eremeyenler ise bu neş'eden mahrûmdur.
İkiliği silmiyen Hakk'ı cânda bulmayan
Gaybî kendin bilmeyen Hakk'ı bilesi değil
Şirkden kurtulamayan, tevhîdin hakîkatine eremeyen, Hakk'dan gayrı bir varlık gören, Hakk'ı kendinde bulamayan kimse, ne kadar âlim olursa olsun, Hakk'ı bilemez zîrâ marifetullahdan nasîbi yokdur.
Sun'ullah Gaybî
Kuddise Sırruh