26 Mart 2016 tarihinde yayınlanmıştır.
Muzaffer Efendi Hazretlerinin en mühim husûsiyetlerinden biri de Kur'ân âyetlerini halkın anlayabileceği ifâdelerle beyân edebilmesi idi. Çoğu zaman, vaaz ve sohbetlerinde, konuşmanın akışı içerisinde bunu o kadar tabii şekilde yaparlardı ki, çokları bunu farketmezdi. Zâten ehlullahın eserleri ve menkıbeleri dikkatlice incelenirse görülecekdir ki, evliyâullah hazerâtı yaşadığı devrin ve muhitin gereğine ve hitâb ettiği insanların anlayış ve lisanına göre beyânda bulunmuşlar ve bu beyânları Kur'ân'a birebir mutâbık olmuşdur.
Bu yazıda bir misâl olarak Efendi Hazretlerinin sık sık tekrâr ettikleri şu sözü ele alacağız :
Görenedir görene! Köre nedir köre ne!
Bu söz hem özbeöz Türkçedir hem de son derece vecîz ve özlü bir beyândır.
Şimdi aşağıdaki âyet-i kerîmeye dikkat edin lütfen. Cenâb-ı Hakk, Sûre-i En'âm'ın 50. âyetinde buyuruyor ki :
قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الأَعْمَى وَالْبَصِيرُ
Kul hel yestevi'l-a'mâ ve'l-basîr
De ki, kör ile gören bir olur mu?
Bu hakîkat, Kur'ân-ı Kerîm'in başka âyetlerinde de (Sûre-i Ra'd, Âyet 16, Sûre-i Mü'min, Âyet 58, Sûre-i Fâtır, Âyet 19) tekrarlanmakdadır.
İşte Efendi Hazretlerinin bu sözü, Kur'ân'daki bu mühim hakîkatin, herkesin anlayabileceği ve kolayca hatırda tutabileceği bir dil ile ifâdesidir.
Burada bir incelik daha var. Efendi Hazretlerinin sözündeki te'kîd yani "kör" ve "gören" kelimelerinin iki kere kullanılması da Kur`ân'daki te'kîde mutâbık olmuşdur. İşte, Allah dostlarının sözleri, Kur'ân'a böyle tetâbuk eder.
Bir göz Hakk'ı görmezse
Ona sakın yâr deme
Sana ibret vermezse
Benim gözüm var deme
Görenedir görene!
Köre nedir köre ne!