7 Mayıs 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
NUTK-İ ŞERÎF
Gül ü bostân-ı ledünden al elif bâ tâ vü sâ
Nusha-yı sugrâ vü kübrâdır kitâb-ı Hakk-nümâ
Eğer ilm-i ledünn dersi alırsan âyât-ı âfâkiyyeyi âlemde ve âyât-ı enfüsiyyeyi de insanda görürsün. Bu âyetleri bu nushalarla gösterenin de bizzat Allah olduğunu bilirisin. İnsan zâhirde nusha-yı sugrâ görünür fakat hakîkatde nusha-i kübrâdır, âlem zâhirde nusha-yı kübrâ görünür fakat hakîkatde nusha-yı sugrâdır.
'Âlemi zâhirde kesret bahr-ı vahdet bâtını
Âdemi zâhirde vahdet bâtını kesret-nümâ
Bu kâinât görünüşde kesret âlemidir ama hakîkatde Hakk'ın vahdetini gösterir. İnsan ise bunun tam tersi zâhirde vahdeti, bâtında kesreti gösterir.
Mahv ü isbât mihveri dildir te'ayyün mazharı
Sûret ü ma'nâda esmâ hem müsemmâ rûşenâ
Cenâb-ı HakkÎn tecelliyâtı her şeye şâmidlri ama tecelliyâtın merkezi kalbdir. Böylece Cenâb-ı Hakk'ın esmâ ve sıfâtı bütün eşyâdan zâhir olur ama esmâ ve sıfâtın asıl mazharı insandır. Yani diğer varlıklar bir ya da birkaç esmâya mazhar iken, insan esmânın tamâmına mazhardır.
Kurb-i ef'âl akrabiyyet sırrı evsâf gösterir
Bil ma'iyyetle hüviyyet kenz-i zât ile cilâ
Hakk'ın sıfatlarının insandan zuhûru insanın Allah'a kurbiyyetine bağlıdır. İnsan Hakk'a ne kadar yaklaşırsa mazhariyyeti o kadar artar yani Hakk'ın sıfatlarına o derece bürünür.
Bâtınında gayb-ı lâhût şehrine eyle sefer
Bu te'ayyün 'ayn-ı a'yânda bula zevk-ı bekâ
Hakk'ı bulmak isteyen kendinde aramalı, kendi özüne sefer etmelidir ki böylece kendisinde gizli olan hakîkat ayân olur.
Sen ezel ile ebed Furkân'ının fihristisin
"Men 'aref" dersiyle âyât-ı ledün ol âşinâ
İnsan Cenâb-ı Hakk'ın öyle bir kitâbıdır ki, ancak kendisini bilen insan bunu farkedebilir.
Cem'-i kübrâ mazharı Sâmî vücûd-i vâv mîm
Hatm-i devri sîn-i Yâsîn ile gösterdi likâ
İnsan, zâtullaha mazhar tek varlıkdır. Bu zât mazhariyyetinin şâhı da Sultân-ı Enbiyâ Muhammed Mustafâ aleyhi ekmelü't-tehâya Efendimizdir. "Vâv", "vahdet-i ilâhiyye"ye, "vücûd-i mutlak"a yani zatullaha, "Mîm" de Muhammed Mustafâ'ya remzdir. Sûre-i Yâsîn'den ma'lûm olduğu üzere "Sîn" de Mahbûb-i Kibiryâ'nın remzidir.
Şeyh Abdurrahmân Sâmî Saruhânî
Kaddesallahu Sırrahu'l-Âlî