11 Kasım 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Sôfiyye lisânında gül, en çok sevgilinin remzi olarak kullanılmışdır. Bu sevgili, yerine göre mürşid, yerine göre bütün mürşidlerin mürşidi olan Habîb-i Kibriyâ, yerine göre de ma'şûk-i hakîkî olan Allahu Teâlâ'dır. Bülbül de âh u zâr eden âşıkın remzidir. Bu aşk bazen mürşide, bazen Resûl-i Ekrem Efendimiz'e, bazen de Allah'adır. Bu yüzden bülbülün şakıması, kimi zaman sâlikin mürşidine olan sevgisini, kimiz zaman Resûlullah'a olan hasretini, kimi zaman da Allah'a olan aşkını gösterir.
Gül, vahdet ile kesreti ifâde etmek için de kullanılır. Gonca hâlindeki gül, vahdete, açılmış olan gül kesrete işâretdir. Yine gonca hâlindeki gül ile açılmış hâldeki gül, biri diğerinin zıddı olan halvet ve celvet, kabz ve bast gibi hâllere de işâret eder. Gül aynı zamanda celâl ve cemâl tecellîlerine de işâretdir. Çünkü gül bir tarafdan güzelliği ve kokusuyla cemâli temsîl ederken, dikenleriyle de celâli remzder.
Evliyâullahın nutuklarını doğru anlayabilmek için bütün bu remzleri iyi bilmek ve birbirinden ayırabilmek lâzımdır. Şimdi ehlullah hazerâtının nutuklarından birkaç misâl verelim ki mesele daha iyi anlaşılsın. Meselâ Hazret-i Hüdâyî Efendimizin şu nutk-ı şerîfinde gül Allah'a, bülbül Hakk'a âşık olan insana işâret etmekdedir :