31 Temmuz 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretlerinin vefâtından sonra bir rüyâ görmüşdüm. O'nu dinlemek üzere toplanmış büyük bir cemaat var. Efendi Hazretleri, her zaman kullandıkları hâlis gülyağından bir şişe uzatıyor fakîre, "Bunu al, insanlara ikrâm et" diyor. Zâten hâl-i hayâtlarında hep yapdıkları bir şeydi bu yani O'nun âdet-i seniyyelerindendi bu şekilde gülyağı ikrâm etmek. Fakîr, cemaatin arasında dolaşarak tek tek herkese o şişeden ikrâm ediyorum. Boşalan şişe ile Efendi Hazretlerinin huzûruna döndüğümde, ikinci bir şişe daha çıkarıp uzatıyorlar. Fakîr de, "Zâten herkese yetecek kadar lutfetmişdiniz, bu ikinci şişeye ne lüzûm var" diye içimden geçiriyorum. Efendi Hazretleri, "Ziyânı yok, al bunu da dağıt, ikrâm et" diyorlar.
Rüyayı uzun uzun tabîr edecek değilim. Yalnız şu kadarını söyleyeyim. Bunca zamandır sizlere takdîm etmeye çalışdığım ne varsa, işte bu rüyâdaki gülyağı şişelerindendir. Diğer bir ifâdeyle şöyle îzâh edebilirim :
Gül mevsimi geçdi gülistân oldu harâb
Gam yeme ki bûy-i gül kaldı bize yâdgâr
Cenâb-ı Mevlânâ Mesnevî-i Şerîf'de şöyle buyuruyor : "Gül mevsimi geçip de gülistân harâb olunca gülün kokusunu nereden alacağız? Gül suyundan".
Gül geçüp gülistân oldu harâb
Virmez anın bûyini illa gülâb
Dîdeden çün gaîb ola vasl-ı yâr
Nâibi kalmak gerekdir yâdigâr
Çün güneş gidüp yerine koya dâğ
Yerine yakmak gerek lâbüd çerâğ