Güneşi Göremeyenler

5 Ocak 2018 tarihinde yayınlanmıştır.

Taassub
Güneş gökde ışıl ışıl parlarken dahî onu göremeyen kimseler ancak şunlar olabilir :
1. Körler
2. Güneşle gözleri arasında perde gibi duvar gibi kalın bir engel olan kişiler 
Hakîkatler tıpkı gökde ışıl ışıl parlayan güneş gibi âşikârdır. Bu hakîkatleri göremeyenler tıpkı güneşi göremeyenler gibi iki zümredir :
Birinci zümre, kalb gözleri kör olan yani isti'dâd-ı ezelîden mahrûm olan kişilerdir. Nasıl söylenirse söylensin, kim söylerse söylesin, bunlar aslâ hak ve hakîkati kabûl etmezler, inad ve inkârlarından aslâ vazgeçmezler. "وَالَّذِينَ كَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا صُمٌّ وَبُكْمٌ فِي الظُّلُمَاتِ" âyet-i kerîmesi bunlar hakkındadır. Peygamberler bile böylelerini irşâd edemez. "وَمَا أَنتَ بِهَادِي الْعُمْيِ عَن ضَلَالَتِهِمْ إِن تُسْمِعُ إِلَّا مَن يُؤْمِنُ بِآيَاتِنَا فَهُم مُّسْلِمُونَ" âyet-i kerîmesi bu hakîkate işâret eder.
İkinci zümreye girenler ise aslında kör değillerdir fakat taassub sebebiyle gözleri perdelenen kişilerdir. Bu taassub bazen bir şahıs, bazen bir fikir ve ideoloji, bazen bir cemaat taassubudur. Bir şahsa taparcasına bağlanan, o şahsı kusursuz, hatâsız ve lâ yüs'el gören kimseler, kalb gözlerini öyle kalın bir perde ile perdelemişlerdir ki, gökdeki güneşi yere indirsek bunlara fayda etmez. O şahısların yanlışları bunlara yanlış gözükmez. Bu yanlışı gösterip doğrusunu söyleyenlere müteşekkir olacaklarına düşmân olurlar. Çünkü taassubdan gözleri kararmışdır. Böyle yapmakla en başda kendilerine çok büyük fenâlık yapmış olurlar. Birincisi cehâletlerini ortaya koyarak kendilerine rezîl ve rüsvây etmiş olurlar. Bundan daha da kötüsü, tıpkı güneşi görmemek için derin bir kuyuya giren kimse gibi, kendisini cehâletin karanlığına mahkûm etmekdir. 
İşin en acıklı tarafı, bu mutassıb insanlar, farkında olmadan, çok hürmet ettikleri, çok sevdikleri o şahıslara da çok büyük kötülük etmiş olurlar. Şöyle ki :
İnsan sevdiği kimsenin kusurlarını ve ayıplarını başkalarının görmesine râzı gelmez. Meselâ sevdiğiniz, hürmet ettiğiniz bir arkadaşınız yemek yerken sakalına yağ damlasa, ya da yolda giderken elbisesine çamur bulaşsa onu ikaz eder, temizlemesini istersiniz, değil mi? Çünkü o şahsı gerçekden seviyorsanız onun ayıbını başkalarının görmesine razı olmazsınız. Böyle yapmayıp, sessiz kalıyorsanız o şahsı gerçekden sevmiyorsunuz demekdir. Bir de o lekeyi görmeyenlere de göstermeye çalışan birisini düşünün. Yani o şahsın hatâsını ısrarla tekrarlayan, doğru olduğunu iddiâ eden, o yanlışı îkâz edenlerle mücâdeleye girişen bir kimse sevdiği ve hürmet ettiği kişiyi rezîl ve rüsvâ etmiş olmaz mı? İşte tassubdan gözleri kararan insanların hâli budur.
Güneşe karşı tüküren kendi yüzüne tükürür
Listeye geri dön