12 Nisan 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Seneler seneleri, mevsimler mevsimler, aylar ayları, günler günleri, haftalar haftaları, saatler saatleri, kovalamakda ve insanoğlunun da arkasından koşan ve dâimâ onun ensesinden ayrılmayan bir kuvvet var ki, ona melekü'l-mevt derler. O da insanoğlunu takip ediyor. İnsanoğlu seneleri, ayları, günleri, haftaları süratle takip ederken, onu da arkasından takip eden bir azîm melek var. Ona melekü'l-mevt diyorlar ki Azrâil aleyhisselâm. O öyle bir davetli ki, isteyene istemeyene, sevene sevmeyene, inanana inanmayana gelici bir davetli o. Tâ Hazret-i Âdem aleyhisselâmdan ve ondan evvelki geçen âlemlerden kıyâmet gününe kadar ne kadar zî-rûh varsa, insanoğullarından ve cinnilerden, en nihâyetde, bu zât-ı ekrem ile karşılacaklar. Bu zâtla karşılaşmayacak hiç bir kimse yok. Bu melekü'l-mevt, âşıkları maşûkuna eriştirdiği gibi, zâlimleri ve kâfirleri de azâba götürecekdir.
Düşünelim! Bu yaşa geldik, herkes kendi bulunduğu yaşı hesâba katsın ve tefekkür etsin. Bu gecelerin gündüzlerin birbirini kovalaması, yani geceyle gündüzü bir makas farz ediniz, kâinâtın ömür kumaşını ve bizlerin ömür kumaşını doğramakda. Terzi nasıl kumaşı doğruyorsa, gece gündüz de, mevsimler de, insanların ve mahlûkât-ı ilâhînin ömür kumaşını doğramakdadır.
Ömür çok çabuk gelip geçicidir. Bir mevsim gibidir. Doğdun ilkbahar, yaza doğru gençliğin, yaz dinçliğin, sonra ihtiyarlığın, sonra ölümün, yani kış ölümündür. Bunu bize kâinât talîm eder. Görene! Köre ne! Her sene toprak ölür, Sonra dirilir. Bunda büyük ibretler vardır. Yani öldükden sonra dirileceğimizi gösterir bize ama görmeye göz gerekdir.