Güzel Ahlak

15 Ekim 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

Tezkiye-i Nefs

Niyâzî Mısrî Hazretleri Mevâidü'l-İrfânında buyuruyorlar ki :

Abdullah ibn Mes'ûd'dan şöyle rivâyet edilmişdir :

Resûlullah bir çizgi çizdi ve bize dedi ki, "Bu, Allah'ın yoludur". Sonra sağında solunda bir takım çizgiler çizdi ve dedi ki, "Bunlar da yollardır, bu yolların her birinde bir şeytan oturmuşdur, halkı kendisine davet eder". Sonra şu âyeti okudu : "وَاَنَّ هٰذَا صِرَاط۪ي مُسْتَق۪يمًا فَاتَّبِعُوهُۚ". Sonra buyurdu ki : "Muhakkak sizin sa'yiniz muhtelifdir. Kiminiz ilim ve amel ile sa'y eder, cennet'e gider. Kiminiz cehâlet ve nefs arzusuyla zulmete koşar da cehenneme gider".

"وَلِكُلٍّ وِجْهَةٌ هُوَ مُوَلّ۪يهَا فَاسْتَبِقُوا الْخَيْرَاتِۜ اَيْنَ مَا تَكُونُوا يَأْتِ بِكُمُ اللّٰهُ جَم۪يعًاۜ اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ" 

Bil ki insanın sa'yinin muhtelif oluşu, insanların dört tavır üzere olmalarındandır. Bu dört tavır ile hayvanlar âlemini, canavarlar âlemini, şeytanlar âlemini ve melekler âlemini kasd ediyorum. Her âlemin mâhiyyeti, insanı öteki âlemin aksi yöne iter. Doğumdan hemen sonra insanın ilk âlemi başlar ki bu, hayvanlar âlemidir. Bu âlem onu yemeye, içmeye, helâl ya da haram birleşmeye sevk eder. İnsan orada kalır da, îmâna ve amele dönmezse dünya sevgisi ona galebe çalar, dünyadan her istediğini de pek tabii elde edemez, netîcede canavarlar âlemine girer. Kibirle, kînle, hasedle, eğer intikam mukadderse, katil ile vasıflanır. Ve o insanın sîreti yırtıcı hayvanlara döner. Eğer bundan da îmâna ve amele dönmezse, mevki hırsı galebe eder, murâdına ancak hîlelerle erişir ve sonunda şeytanlar âlemine girer. Hîle, hud'a, yalan, gıybet, koğuculuk ve iftirâ ile İblis gibi halk arasına fitneler düşürmek gibi huylarla vasıflanır. Orada kalırsa esfel-i sâfilînde kalmış ve insanların en sapkını olmuş olur. Ama saâdete ulaşıp da melekler âlemine dönerse ki bu âlem zikir, tesbîh, tehlîl ve istiğfâr âlemidir, bütün insanlar ile iyi geçinir ve güzel ahlâklı olur, ki güzel ahlâk, insanın kemâlidir, insan bununla meleklerden üstün olur. Bu gibi kimseler oraya hayvanlar âleminden, canavarlar âleminden yâhud şeytanlar âleminden ilim ve amel ile yükselmişler, nefisleriyle mücâdele ederek oraya geçmişlerdir. "اِلَيْهِ يَصْعَدُ الْكَلِمُ الطَّيِّبُ وَالْعَمَلُ الصَّالِحُ يَرْفَعُهُۜ" 

İnsanlardan bazıları birinci mertebede, bazıları ikincide, bazıları üçüncüde ve bazıları da dördüncüdedir. Bazıları da merhaleden merhaleye seferini tamamladıkdan sonra dâimî olarak bir hâlden diğer hâle geçmek üzere bulunurlar.

Şimdi bak gör, senin nefsin bu otlaklardan hangisinde otlamakdadır. Onu aşağılardan yukarıya döndürmek için kolları sıva ki, sâlih amellerin netîcesi olan ilim suyundan mahrûm kalıp helâk olmayasın. Eğer insan isen himmetini hayvanların, canavarların ve şeytanların gitdiği yollardan çevir. Allah'a gidişin, yolların en yükseğinde olsun. Çünkü Allah'a giden yollar, mahlûkâtın nefesleri sayısı kadar çokdur. Nefsi bilmeye çalışmak, insanı Allah'ı bilmeye ve gâyelerin en yükseği olan tevhîdin mertebelerine ermeye götürür.

Bil ki güzel ahlâk, îmândır, ameldir, ihlâsdır, zikirdir, ihsândır, tevazu'dur, tasavvufdur, cömertlikdir, mürüvvetdir, rızâdır, sabırdır, muhabbetullahdır, mehâfetullahdır. Bunlar, ancak Âdem aleyhisselamın ilmi kendisinde zuhûr eden insanlara mahsûsdur. Bu ilim, esmâ ilmidir. Yani ledünnî ilimdir, sâlih amelin netîcesi olan verâset ilmidir. Çünkü Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuşdur : "Her kim bildiğiyle amel ederse Allah onu bilmediği şeylerin ilmine vâris kılar". Nasıl ki melekler de önce Âdem'e itâat etmediler. Ancak Allahu Teâlâ Âdem'e esmâ ilmini ilhâm etdikten sonra ona secde etdiler ve hürmetle onu başlarının üstüne kaldırdılar. Ahlâk-ı hamîde de böyledir, ancak Allah'ın verâset ilmini lutfetdiği kimselerde bulunur. Onlar bu ilmi arzu ederler, çünkü bu ilim, peygamberlerin ve velîlerin ilmidir. İşitmedin mi ki bizim Peygamberimiz okuma ilmiyle değil, verâset ilmiyle bir velî idi. Kimde ki Şeytan'ın sıfatları olan hîle, hud'a, yalan bühtân ve insanları azdırma huyları zuhûr ederse, bu sıfatların sâhibi, ahlâk-ı hamîde meleklerinin itâat etdiği ilim erbâbına düşman olmaya devam eder. Bu sıfatlar, onun mahvına sebeb olur. Artık sen anla. Onun için Âdem'in halîfesi olan kimsenin, halk ile muamelesinde hâlin îcâbına göre ahlâk-ı hamîde meleklerini kullanması ve dâima kötü ahlak şeytanından kaçınması, ledünnî ilim tâlibi bulunan melâikeyi irşâd edip onları da bu ilimden istifâde etdirmesi, mülhidlerden ve münkirlerden dâimâ kaçınması gerekir
.

Listeye geri dön