Hacc-ı Nebî ve Leyle-i Mi'râc

28 Nisan 2016 tarihinde yayınlanmıştır.

Şikarizade Ahmed Efendi
Bir önceki yazımızda Hazret-i Hüdâyî Efendimizin pâdişâha yazdığı bir mektubunda Receb-i Şerîf ve bilhassa "Leyle-i Mi'râc" hakkında çok mühim bilgiler verirken ve bu geceye hürmet etmenin ehemmiyetinden bahsederken "Harameyn ehli kemâl mertebede riâyet ederler" buyurduklarını kaydetmiş idik...Haremeyn ehlinin vaktiyle bu aya ve bu geceye ne şekilde hürmet ettiklerini de, Hicaz'da bir yıl süren ikâmeti sırasında bizzat şâhid olan, Sünbül Efendi Dergâhında 40 sene zâkirbaşılık yapan, meşhûr mûsıkîşinâs ve bestekârımız, Şikârîzâde Ahmed Efendi Hazretleri, Hicaz hâtıralarını kaydettiği "Tayyibetü'l-Ezkâr" adlı kitâbında şöyle anlatıyor :

Ma’lûm ola ki Receb-i Şerîf'in on ikinci gecesi ehl-i Medîne Hazret-i Seyyidinâ Hamza radıyallahu telâlâ anh Hazretlerine cem' olurlar...Medîne-i Münevvere'ye bir buçuk saat mesâfede Cebel-i Uhud kurbunda müstakil türbe-i şerifleri vardır...Etrâfı şühedâ ile memlûdur, şehîd olan dendân-ı seâdet dahî andadır...İşte bu türbenin etrâfında çadırlar kurup, sabâha dek şenlikler edip, duâlar ve niyâzlar ederler...Gerek şehirde ve gerek sahrâda mevcûd olan sıbyân o gece fişekler atıp huccâc-ı müslimîne ve surreye selâmeti için duâlar ederler...Ki o gün Âsitâne-i Aliyye'de surre  Üsküdar’a geçer. Bir güzel âdetdir. Allah cümlemizi o meclise dâhil eylesin. Âmîn...

Tayyibetü'l Ezkâr'ın bir yazma nüshasında bu bölümün başı
Ve dahî ma'lûm ola ki, mâh-ı mezbûrun yirmi üçünde "Recebiyye" derler, kabîle-i arabdan güruh güruh gelmeye başlarlar...Üç gün üç gece bir cem'iyyet olur ki Hacc vaktinden çok daha ziyâde olur...Hattâ gerek derûn-i kal'a ve gerek Harem-i Şerîf'in içi âdem deryâsı olur ki inil inil inler. Bunların aşkı ta'rîfe gelmez...Bunlara ehl-i belde "rikâb" ta'bîr ederler...Cümlesi hecinlerle gelir...Evlâd u 'ıyâlleri yanlarında ve nafakaları yanlarında kimi Yemen'den, kimi Mekke'den ve kimi Tâif’den, kimi şarkdan, kimi Yenbû'dan, Avâlim'den, Kuba'dan fevc fevc şeyhler kabîle kabîle, yüzleri toz ile mülemmâ, gözlerinden yağmur gibi yaş akarak ve kasâid okuyarak "es-salâtu ve's-selâmu 'aleyke yâ şefi'a'l-müznibîn yâ Resûlallâh el-emân" diye feryâd u figân ederek Harem-i Şerîf'e dâhil olup yüzlerini yere sürerek huzûra varıp 'atebe-i se'âdete sarılıp bir mertebe bükâ ederler ki insân mütehammil değildir. Bir âdemin kalbi taş olsa yağ gibi erir.
Bu uslûb üzere üç gün üç gece Harem-i Şerîf'in içinde halka halka huzûra karşı otururlar...İçlerinden birisi elhân-ı 'arabî ile medh-i Resûl'e başlayıp bir mikdar okuyarak  cümlesi bir ağızdan bükâ ederek "Merhaben bike yâ Muhammed merhabâ merhabâ fî merhabâ..." diye niyâz ve tazarru ve istirhâma başlarlar. Harem-i Şerîf'in içinde hâzır olanların vücûdları bilâ-ihtiyâr lerze-nâk olup, her bir mûyu ok gibi libâsından dışarı çıkacak gibi olur. Gözlerinden akan yaş ta'bîr olunamaz ve kimse tâkat getiremez. Herkes mehbût olurlar. Üç gün üç gece bu hâl üzere olurlar. Dördüncü gün ki mi'râc gecesidir, ba'de salâtü'l-'asr "Bâbu'r-rahme" önüne huzûra karşı bir kürsî koyup, mu'cize-i Nebî ve mi'râc-ı Muhammedî kırâat olunur. Cümle eşrâf-ı belde hâzır olurlar. Harem-i Şerîf'in içi dışı ve o meydân bir dolar ki iğne bıraksan yere düşmez. Tâ güneş gurûb edinceye dek salât u selâm ederler, bir muhabbetli meclis olur ki vasfa gelmez...

O gece dahî, kemâ fi's-sâbık, âyinlerini icrâ edip vakt-i Şafiî ile sabah namazını kılıp, cümlesi birden hecin develerine süvâr olup sabaha bir saat kala bükâ ederek, "el-vedâ' yâ Muhammed elvedâ'...'' diye feryâd ederek, kasîdeler okuyarak beldelerine azîmet ederler. Cümle ehl-i belde, istikbâl edip, bunların âh u enînlerinden müteessir olup, bükâ ederek hânelerine avdet ederler...Belde içinde o gün kimseler kalmaz...Bunları vilâyetlerinde varıp tehniye ediyorlar, elsine-i arabda buna Hacc-ı Nebî ta'bîr ediyorlar...Senede bir kereye mahsûs Efendimiz'i ziyâret için geliyorlar...Âyin-i hasene olduğuna şübhe yokdur. Cenâb-ı Hak kalbimizde 'aşk-ı Resûlullâhı ânen-fe-ânen müzdâd eyleye. Âmîn yâ Rabbe'l-âlemîn...

Bu eserin günümüz Türkçesine aktarılmış hâlini şurada bulabilirsiniz. Tabii bu sâdeleştirilmiş metinde, eserin aslındaki enfes uslûb bulunmamakdadır. Bu kıymetli eseri aslından okumak isterseniz şu bağlantıyı kullanınız.
Listeye geri dön