2 Temmuz 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Büyük mürşidlerimizden İsmâil Hakkı Bursevî Hazretleri buyuruyorlar ki :
Hazret-i Hakk Celle ve A'lâ buyurur : "وَلِلّٰهِ عَلَى النَّاسِ حِجُّ الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ اِلَيْهِ سَب۪يلًاۜ"
Ey sâlik! Hudâ'nın yolu ne sağdan ne soldan ne yüksekden ne alçakdan ve ne uzak ve ne yakın olur. Belki Hudâ'nın yolu gönüldedir. Ve bir kademdir eder ki, "da' nefsike fete'âl", yani nefsini terk edüp kûy-i Hakk'a gel. Hattâ kendinden geçüp bu meydâna gel. Peygamber'den sordular ki, "Hudâ nerededir?", buyurdular ki, "Kullarının kalbindedir". "Kalbü'l-mü'minü beytullah" budur. Gel iste ki hacc gönül haccıdır. Gönül nerede olur dersen işit ki, "Kalbü'l-mü'minü beyne isbuayn min esâbiu'r-rahmân" (Mü'minin kalbi Rahmân'ın iki parmağı arasındadır).
Ey azîz! Sûret-i hacc her kişinin işidir. Ammâ hakîkat-i hacc her kişinin işi değildir, belki er kişinin işidir. Gerçi hac yolunda altun ve akçe gider, ammâ Hakk yolunda cân ve dil gider. Pes bu makâm şol kişiye müsellemdir ki, cândan geçe. "مَنِ اسْتَطَاعَ اِلَيْهِ سَب۪يلًاۜ" budur. Hikâyet olunur ki, Ömer ibn Hattâb bir gün Hacerü'l-Esved'i takbîl edüp eyitti ki, "Ey Hacerü'l-Esved! Bilirim ki sen bize ne nef' ve ne zarar ider bir taşsın. Eğer Resûlullah seni takbîl etmese, ben dahi takbîl etmezdim". Hazret-i Ali buyurdular ki, "Yâ Ömer! Belki o Hacerü'l-Esved nâfi' ve dârrdır ki ahidnâme-i ezel onda mündericdir. Bûseyi ol ahidnâmeye ederler, hacere değil. Cemâl-i Kabe, bu sûret ve dîvârlar değildir ki onu hacılar görürler. Belki ol nûrdur ki kıyâmetde ahsen-i sûretle gelüp zâirlere şefî' olur.
Şol ef'âl ve akvâl ve harekât ki hacc yolkunda vâki' olur, her birinde bir sırr vardır. Lâkin gözü açık kimse gerek ki tâ ki onu fehm eyleye. Henüz kalıblar yok iken rûhlar ziyâret-i hacc iderler idi. "وَاَذِّنْ فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالًا وَعَلٰى كُلِّ ضَامِرٍ يَأْت۪ينَ مِنْ كُلِّ فَجٍّ عَم۪يقٍۙ". Pes, beşeriyyet mânidir, Kabe'yi rubûbiyyete erişmeğe veyâ rubûbiyyet sahrâ-yı sûrete gele. Her kişi ki sûret Ka'be'sine vara Ka'be'nin kendini görür. Ve her kim gönül Ka'be'sine vara, Hudâ'yı görür, inşâallahu teâlâ. Bir gün ola ki her nesnenin asl ve fer'ine vâkıf olup ne dediğimizi bilesin. "وَاَنَّ الْفَضْلَ بِيَدِ اللّٰهِ يُؤْت۪يهِ مَنْ يَشَٓاءُۜ وَاللّٰهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظ۪يمِ".