19 Ağustos 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Hepimiz görüyor ve biliyoruz ki, bir çokları sanki hacca değil de sanki alışverişe gitmiş gibiler çünkü oradan bir sürü kıyâfet, kumaş, yatak örtüsü, seccâde, tesbîh ve sâire topluyorlar. Haccın ma'nâsından habersiz, yalnız ismi hacı olsun, kendisine hacı baba, hacı amca denilsin diye hacca giden bu gibi gâfiller, bu zahmetli ve masraflı yolculukdan ma'nevî bir fayda elde edemediklerini farkedemedikleri gibi üstelik hacdan dönüşde ucub ve riyâya düşerek, kimseyi de beğenmiyorlar. Böyle hac, böyle hacılık olmaz!
Bilindiği gibi, Hazret-i İbrâhim aleyhisselam Ka`be'yi binâ ettiğinde Allah'ın emriyle insanları hacca da'vet etmişdi. Âlem-i ervâhda, bu nidâyı duyarak "lebbeyk" diyenler, kıyâmete kadar hac farîzasını îfâ için hacca gidecek olanlardır. Böyle olunca da, ferâiz-i ilâhiyyeyi yerine getirmek niyyeti ile hac yoluna çıkanların, hısım ve akrâbası ve bütün dost ve ahbâbı ile helâllaşmaları, onların rızâlarını almaları, tövbe ve istiğfârda bulunmaları, üzerlerinde bulunan kul haklarını, kul borçlarını ödemeleri, bütün hakları sâhiblerine iâde etmeleri ve herkesle vedâlaşarak kefen mâhiyyetinde olanihrâmlarını alıp yola revân olmaları ve Ka`be-i Mu'azzama'da Hakk'a mülâkî olmaları ve orada sağ iken ölmeleri gerekir. Bunlar, Hakk'ın da'vetlisi olarak hacca gidenlerdir. Zîrâ Ka`be'yi arzu eden orada Ka`be'yi, Ka`be'nin sâhibini arzu edenler de yine orada Allah'ın rızâsını bulurlar. Seccâde, tesbîh, yüzük, takke, yatak örtüsü, kumaş, çay ve kahve isteyenler de, orada bu istediklerini bulur ve alırlar. Yerlerin ve göklerin, bütün mevcûdât ve mükevvenâtın ve Ka`be'nin sâhibini isteyenler de Allah'ı bulur ve onun rızâsını alırlar.