2 Mart 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri bir gece dergâhda zikrullah yapıldıkdan sonra sohbet ederlerken buyurdular ki :
Buraya bir Avrupalı geldi, Avrupalılar bizim buraya hep gelip gidiyorlar ya, elhamdülillah, çıkarken bana dedi ki, "Sizin dîninizin hak olduğunu bu akşam anladım" dedi. "Ben çok kitâb okudum" dedi. "Ne kadar materyalist kitâb varsa, hepsini okudum" dedi. "Hıristiyanlık âlemini de okudum, yahudiliği de okudum" dedi. "Müslümanlığı da okudum ama anlamamışdım, bu akşam burda anladım" dedi. "Neyi anladın" dedim ben. Bu kadar zikretdiniz burda, bu kadar halkın hepsi terledi, hiç bir kötü koku çıkmadı burdan" dedi. Bak ne görüyor adam. "Halbuki bu kadar adam bizim memleketimizde böyle dans etseler, oynasalar, hoplasalar, zıplasalar pis bir koku çıkar" dedi. Hakîkaten de öyle oluyor. "Sizin dîniniz hak" dedi. "Öyle kötü bir koku çıkmadı, hattâ güzel kokular çıkdı burdan" dedi. Adamın müslümanlığına sebeb olduk. Nasıl gördü bak!
Amerikada kalabalık bir yere girdik, neresiydi bilmiyorum. Aman Allah, kokudan duramadık. Felâket oldu, sanki lağım patladı. neûzübillah. Bak, şuraya bak, mis gibi kokuyor. Halbuki bir saatden ziyade, iki saate karîb namaz kılındı, zikir yapıldı, sırılsıklam terlendi filan. Yaa, işte öyle söyledi adam.
İşin acâib tarafı, o vakitler zikir yapılan meydan, yer seviyesinden bir kaç basamakla inilen çukurca bir yerdi. Üstelik tavanı oldukça basık, havalandırması olmayan ve bu yüzden zâten rutûbetli olan küçücük bir mekândı. Böyle bir yere elli kişi yüz kişi toplanıp, bir saat iki saat, hoplaya zıplaya zikir yapınca herkes terden sırılsıklam olur, iş bununla da kalmaz, meydanın tavanı ve duvarları da sırılsıklam olurdu. Buna rağmen kimse ne havasızlıkdan şikâyet ederdi, ne rutûbetden, ne sıcakdan, ne kokudan.
Yukarıdaki hâdiseye benzer bir hâdise de Fransa'da yaşanmışdı. Efendi Hazretleri ihvânıyla berâber gitdikleri Fransa'da, Paris Kültür Sarayında bir âyîn-i şerîf icrâ etmişlerdi. O zikirden sonra, oradaki görevliler, hayretler içinde kalmışlar ve şöyle demişlerdi : "Biz burada bunca zamandır çalışıyoruz, buraya tiyatrocular gelir, sporcular gelir, dansçılar gelir, her türlü insan gelir, her seferinde burası leş gibi kokar. Siz geldiniz şimdi mis gibi kokuyor. Bizim bu işe hiç aklımız ermedi".
www.muzafferozak.com