9 Ekim 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Körden murâd, elbette baş gözleri görmeyenler demek değildir, kalb gözleri kör olanları kasdediyoruz. Zîrâ Allahu Teâlâ bir kulunu dalâlete iletirse, o kul bakar ama göremez, işitir ama duyamaz, duysa da anlayamaz. Kalblerinde böylesine bir hastalık bulunanların bu marazlarını arttırır ve bu gibileri elîm bir azâba koyar. Bunlar, yarasalar gibi nûra sırt çevirirler, gerçeklerden kaçarlar, hakkı ve hakîkati yalanlarlar ve sonunda bu inkârları kendilerini, göremedikleri ve inanamadıkları ve hattâ ömür boyu yalanladıkları korkunç bir ateşe yuvarlar.
Bu bahtsız gâfiller, ne için yaratıldıklarını, bu fânî âleme ne için gönderildiklerini, gelişlerindeki ve gidişlerindeki sırrı ve hikmeti hiç düşünemezler, kendilerini kimin yarattığını, ne için yarattığını da bir türlü idrâk edemezler, yaradanı bilemedikleri ve bulamadıkları için de ona kulluk etmeği, îmâna ve islâma gelmeği, ibâdet ve tâ'atde bulunmağı akıllarına bile getiremezler. Öylesine âciz ve zavallıdırlar ki, bu fânî âleme yalnız yemek, içmek ve cinsî münâsebetde bulunmak gibi şehevî arzularını tatmîn için gönderildiklerini sanırlar ve bu yönden hayvandan hiç bir farkları kalmayacağını da idrâk edemezler.
Evet, onlar bu durum ve tutumlarıyla tıpkı dört ayaklı hayvanlar gibidirler ve hattâ bu vahşet ve dalâletleri, gaflet ve cehâletleri bakımından hayvanlardan da aşağı mevkidedirler. Onları cennet, cemâl, rıdvân, hûri ve gılmân ile müjdelemek de, ölüm, cehennem, azâb ve ıztırâb ile korkutmak da fayda vermez, çünkü îmân etmezler, edemezler. Hattâ cenneti gözleriyle görseler, cehennem azâbını bedenleriyle hissetseler bile yine de uyanamazlar, ayılamazlar ve anlayamazlar. Oysa cennetin de cehennemin de bu âlemde misâlleri mevcûddur. Nasıl anlayabilsinler ki,onların kendi varlıklarından dahi haberleri yokdur. Zîrâ Hakk'ı inkâr etmek, kendini inkar etmek demekdir.Kur`ân-ı Kerîm'de hak ve hakîkati inkâr edenler hep körlükle vasfedilmişdir. Körlükden murâdın kalb gözünün körlüğü olduğu da Sûre-i Hac'daki "فَاِنَّهَا لَا تَعْمَى الْاَبْصَارُ وَلٰكِنْ تَعْمَى الْقُلُوبُ الَّت۪ي فِي الصُّدُورِ" âyet-i kerîmesi ile beyân edilmişdir.