11 Haziran 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Tarîk-i Halvettiye ricâlinden ârif-i billah vâsıl-ı ilallah Şeyh Abdülehad Nûrî Hazretlerinin Zikr-i Cehrî, Semâ' ve Devrânın cevâzı hakkındaki beyânıdır. Abdülehad Nûrî Hazretleri 17. asır ricâlinden olup hem bir mürşid-i kâmil hem de âlim-i fâdıldır. İlmine ve kemâline o derece itibar edilmişdir ki, pâdişâh irâdesi ile uzun yıllar Fâtih, Bayezid ve Ayasofya Câmi-i Şerîflerinde Kürsü Şeyhi olarak vazîfe yapmışdır. Dîvân-ı İlâhiyyâtından başka birçok eserler telîf eden bu zât-ı âlî-kadr o devirde çok çekişmelere sebeb olan Semâ ve Devrân yani mûsıkî ile zikrin cevâzı hakkında müstakil bir eser de kaleme almışdır.
Hazret-i Şeyh'in bu manzûmesi iki kısımdan müteşekkil olup, birinci kısım, devrânın ve cehrî zikrin cevâzı hakkında soru, ikinci kısım ise bu soruya verlen cevâbdan ibâretdir. Elimden geldiği kadar îzâhını yapmaya çalışdım.
SUÂL-İ TÂLİBÂN 'AN HAKÎKATİ'D-DEVRÂN
Ey mürşid-i halk-ı cihân müşkilimiz eyle beyân
Matlûbumuz budur hemân göster bize râh-ı savâb
Ey cümle halkı irşâd eden zât, bizim meselemizi açıklığa kavuştur, bize doğru yolu göster, arzumuz budur bizim.
Zikreylemek devrân ile tevhîd edüp i'lân ile
Lâ-siyyemâ elhân ile câiz midir vergil cevâb
Devrân ile zikretmek, zikri cehrî olarak yapmak, mûsıkî ile zikretmek, câiz midir, bize bir cevâb ver.
İstanbul'un vâ'izleri sarf bâbının 'âlimleri
Devrân ile zâkirleri teşni' ederler nâ-savâb
İstanbul'un vâizleri ve zâhir ilimlerle meşgûl olan âlimleri, devrân ile zikrullah yapanları ayıplıyorlar, bunu doğru bulmuyorlar.
CEVÂB-I KÂMİLÂN Bİ'D-DELÎLİ VE'L-BURHÂN
'Aşk-ı ilâhîden duyan zikrinde bir hâlet bulan
Devrân ile hayrân olan 'âşıklara yokdur hisâb
İlâhî aşkdan nasîbi olan, zikrullahda vecde gelen, devrân ile kendinden geçen dervîşler için bir mesûliyyeti yokdur bu işin.
Fetvâ verenler gördüler tahrîme nass bulmadılar
Ehline câiz dediler ey isteyen şâfî cevâb
Bunların cevâzına fetvâ veren âlimler, bunları yasak kılan bir âyet olmadığı için cevâz verdiler. "Ehline câizdir" dediler.
Beş altı yüz yıldan beri etmiş meşâyih pîrleri
Bulmuş delîlin her biri yazmışlar anda çok kitâb
Beş altı asırdan beri tarîkat-i aliyyenin büyükleri, bu husûsda pek çok eserler yazdılar, delîller gösterdiler.
Bu yolda ehl-i i'tizâl evvel gelip etmiş cidâl
Anlar yolun tutan ricâl bulmadılar râh-ı savâb
Bu husûsda cedel çıkaranlar, meşâyihe itiraz edenler, doğru yolu şaşırmışlardır.
Fâsıklara tağlîz içün ol semti tutdu müftî çün
'Ayb olmaya anın içün kim oldur ehl-i ihtisâb
Devrân aleyhinde verilen fetvâlar, fâsıklara karşı verilmişdir, bir takım kendini bilmezlerin zikrullahı oyuna çevirmemeleri için ulemâ sert bir tutum takınmışdır. Bu husûsda mazûrdur onlar.
Çün kim çoğaldı ihtilâf 'âlim olan etmez hilâf
Câhil eder lâf-ı güzâf na'îk olur her bir gurâb
Zamanla ihtilaf çoğaldı ama bu ihtilafı çıkaranlar, câhillerdir, gerçek âlimler bu husûsda ihtilâf etmezler. Câhiller boş boş konuşur, tıpkı karga gibi çirkin sesler çıkarır, insanları rahatsız eder.
Mansûs olanları koyan râh-ı ta'assubda olan
Nefsi hevâsına uyan câhillere vardır 'ıkâb
Allah'ın âyetlerini dikkate almayıp taassubla hareket eden, nefsin hevâsına uyan câhiller, yapdıklarının cezâsını çekeceklerdir.
Biz bunda gör kim neyleriz ne it deyu emr eyleriz
Ne itme deyu söyleriz insâfa ensebdir bu bâb
Biz bu husûsda ne yap diye emrederiz, ne yapma diye zîrâ insâflı olmak bunu gerekdirir.
Tafsîlin istersen eğer Nûrî'ye gel al sen haber
Akvâli cem' itmiş ol er vallâhu a'lem bis-savâb
Bu meselenin teferruatını öğrenmek istersen Nûrî'ye gel, ondan haber al. En doğrusunu Allah bilir ya, bu husûsda söylenmiş sözleri bir araya getirmişdir o.