23 Aralık 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Adamın biri Abbâsî halîfelerinden birine nasîhat ederken çok ağır sözler söylemiş, çok acı konuşmuş. Halîfe, adamın incitici sözlerini sabırla dinledikden sonra ona şöyle bir ders vermiş :
Sen Mûsâ'dan yüce, ben Firavun'dan kötü müyüm? Cenâb-ı Hakk'ın, Hazret-i Mûsâ ile kardeşini Firavun'a gönderirken : "Ona yumuşak sözle hitâb edin, olur ki öğüt alır" buyurduğundan hiç haberin yok mu senin?
Cenâb-ı Hakk, ulûhiyyet davâsına kalkışan Firavun gibi azılı bir zâlime bile sert sözlerle nasîhat edilmesine râzı olmadığından, "فَقُولَا لَهُ قَوْلًا لَيِّنًا لَعَلَّهُ يَتَذَكَّرُ اَوْ يَخْشٰى" buyurmuş yani ona yumuşak sözlerle öğüt vermelerini emretmişdir. Bu âyet-i kerîmeden de açıkça anlaşılacağı gibi, yoldan çıkan bir kimseyi sertlikle yola getirmek aslâ mümkün değildir. Sertlikle, acı sözlerle, haşin tavırlarla yapılan vaaz ve nasîhatlar hiç işe yaramayacağı gibi çoğu zaman tam ters tesir yapar.
Hilmiyyet yani yumuşaklık Allah'ın sıfatıdır. Cenâb-ı Hakk'ın isimlerinden biri de "الحليم el-Halîm"dir. Peygamberler ve onların vârisleri olan evliyâullah da halîmdir yani yumuşak huyludur. Onlarda huşûnet, sertlik, kabalık, acı sözlülük, asık suratlılık yokdur. Zâten böyle oldukları için irşâd makâmına getirilmişlerdir. Zîrâ hilmiyyet sâhibi olmayan, allâme-i cihân da olsa, mürşid olamaz, halkı irşâd edemez.
Bugün bir meclise vardım oturmuş pend ider vâiz
Okur açmış kitâbını bu halkı ağladır vâiz
İki bölmüş cihân halkın birini cennete salmış
Eliyle kürsüden birin tamûya sarkıdır vâiz
Çıkar ağzından âteşler yakar şeytân-ı mel'ûnu
Sanasın yedi tamûnun 'azâbı kendidir vâiz