8 Haziran 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri, hem kendileri zikrullaha çok rağbet eder, hem de herkesi zikrullaha teşvîk eder, her vesîle ile cemaate, halka zikri telkîn ederlerdi. Şimdi buna bir misâl vereceğim. Bir Cuma günü namazdan sonra, cemaate dönüp yine zikrullaha teşvîk edici sözler söyledikden sonra, cebinden tesbîhlerini çıkarıp, buyurdular ki, "Zikir size güç gelmesin, bakın şimdi ben tevhîd edeceğim, dakika tutalım, yüz kere tevhîd etmek ne kadar zaman alacak". Sonra tevhîde başladılar, "Lâilâheillallah, Lâilâheillallah, Lâilâheillallah, Lâilâheillallah, ...." Yüz defa âşikâre tevhîd etdikden sonra saatine bakıp buyurdular ki, "Bakın yüz Kelime Tevhid iki dakika sürmüyor. İhmâl etmeyin" buyurdular.
"İzinsiz zikir yapılmaz, zikir için mutlakâ izin almak lâzım" gibi sözler duyuyoruz. Bunlar câhil sözleridir. Bunlar ne dediklerini bilmeyenlerin sözleridir. Allah'ı zikretmek için kimden izin alacağız, hiç olur mu öyle şey! "Beni çok zikredin" buyurmuyor mu Allah? Namaz zikir değil mi? Kur`ân zikir değil mi? Kelime-i Tevhîd mü'minlerin alâmeti değil mi? Buna kim tahdid koyabilir, bunu kim izine bağlayabilir?
Allah'ın zikrinden daha büyük bir nimet olmaz. Zikirden kimseye bir zarar gelmez. Zarar, zikretmemekden gelir. Zîrâ insan için en büyük felâket Allah'ın unutmakdır.