25 Şubat 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Mecâzib-i ilâhiyyeden bazıları, cezbenin tesiriyle üstleri başları perîşân halde dolaşır ve temizliğe de pek riâyet etmezler. Bu yüzden de halk, onları deli zanneder, hakîr görür ve kendilerinden uzak tutmak ister. Bu zevât, görünüşlerinden dolayı hep halkın hakâretine marûz kalır, çoğu zaman da sokakda oynayan çocukların attıkları taşlara hedef olurlar. Bunda bir melâmet sırrı vardır ki, sâdece ehlince ma'lûmdur.
Vaktiyle devrin meşhûr meczûblarından birine rastlayan bir adam, sokakda oynayan çocukların ona hakâret edip taşladıklarını ama onun çocuklara hiç karşılık vermediğini, hattâ çocuklara mâni' olmak için bir söz bile söylemediğini, yalnız kendi kendine bir şeyler mırıldandığını farketmiş. Acabâ ne diyor diye merâk edip yanına yaklaşınca o meczûb-i ilâhînin, Sûre-i Şûrâ'daki "وَلَمَنْ صَبَرَ وَغَفَرَ اِنَّ ذٰلِكَ لَمِنْ عَزْمِ الْاُمُورِ۟ ve lemen sabere ve gafere in zâlike lemin 'azmil umûr" âyetini tekrarladığını duymuş. Bu âyet-i kerîmenin ma'nâsı "Her kim uğradığı belâlara sabreder ve kendisine karşı yapılan suçları affederse, bu gerçekden büyük bir işdir" demekdir.
Yine meşhûr meczûblardan biri, mahalledeki çocukların taşlarına hedef olurken, oradan geçen ve onu tanıyan yani onun deli olmadığını bilen bir zât, onun çocuklara hiç kızmadan sessiz sâkin oturduğunu görünce, dayanamamış "Yâhu sen deli misin, niçin kendini müdâfaa etmiyorsun, sen de onlara taş atsana" demiş. Hazret, "Olmaz, yapamam" deyince, o zât, "Elin ayağın tutuyor, niçin yapamayasın ki?" deyince, "İki sebebden yapamam, biri Allah korkusundan diğeri ise onlar gibi olmamak için" demiş.
Sûre-i Mâide'deki,"يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مَنْ يَرْتَدَّ مِنْكُمْ عَنْ د۪ينِه۪ فَسَوْفَ يَأْتِي اللّٰهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُٓ اَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِن۪ينَ اَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِر۪ينَۘ يُجَاهِدُونَ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَلَا يَخَافُونَ لَوْمَةَ لَٓائِمٍۜ ذٰلِكَ فَضْلُ اللّٰهِ يُؤْت۪يهِ مَنْ يَشَٓاءُۜ وَاللّٰهُ وَاسِعٌ عَل۪يمٌ" âyet-i kerîmesinde bu gibi Allah dostlarına da işâret vardır.
Âkil hemîşe kendini dîvâne gösterir
Levm âteşine cânını pervâne gösterir
Hakk ile âşinâlık eden halka her nazar
Dîvâne gibi sûret-i bîgâne gösterir