24 Nisan 2022 tarihinde yayınlanmıştır.
NUTK-İ ŞERÎF
Hamd ü senâ ol Hudâ'ya etdi in‘âm ü ihsân
Zâhir ü bâtını tezyîn eyledi verdi îmân
Pes salât ile selâmı edelim ol zâta kim
Ol şerî'at yollarıyla etdi İslam'ı 'ayân
Çâr-yâri Hazret-i Bû Bekr-i Sıddîk imâm
Sıdkıla mahbûb-ı Mevlâ oldu hem sâhib-îkân
Hazret-i Fârûk-ı Ekber ol velîler serveri
'Adl ile İslâm’ı ihyâ dîni hem etdi i'lân
Hazret-i Osmân-ı Zinnûreyn ol sâhib-hayâ
Oldu hüsn-i hulk ile makbûl-i Hakk hem ins ü cân
Şâh-ı merdân Hazret-i Haydar 'Aliyye'l-Murtezâ
Dîn için küffâr önünde eyledi ifnâ-yı cân
Ol imâmân-ı şehîdân bin Ali sıbt-ı Resûl
Hakk için cânlar fedâ eylediler şehzâdegân
Dahi ashâbıyla ensâr u tebeü tâbi'în
Hizmet-i Hakk ile bunlar oldular ender-cihân
Rûh-ı pâkine buların bin salât ile selâm
Edelim hayr duâlar cân u dilden her zamân
Oldu bunlar ind-i Hakk'da nice hürmetle 'azîz
Buldular türlü 'inâyet dahi rahmet der-cinân
Gel beri bir kez görelim bizde var mı bu sülûk
Ümmetiyiz deyu da'vâ etdiğimizdir yalân
Şer'-i pâk-i Ahmedî üzre ki kalmadı 'amel
Oldu 'âdet çün salât u savm u ahkâm-ı Kur`ân
Ehl-i sünnet ve'l-cemâ'atım diyeni ara sen
Ol Habîb'in kavl ü fi'lin bilemez her müslümân
Dîn diyânet hubb-i tâ'at kalmadı çok kimsede
Hırs-ı dünyâ nefs şeytân ile oldular revân
Nefsini tercîh ederler her husûsda evvelâ
Hadd-i hürmet hubb-ı hillet kalmadı hiçbir zamân
Hâsseten ehl-i sülûk hep yollarından sapdılar
Nefsine tâbi' olup çün dinlemez nutk u beyân
Farkı yokdur ehl-i zâhirden buların hâlleri
Şu kadar kim tâc hırka sözü olmuş dervîşân
Dervîş olan ekli şurbu kıllet eder dâimâ
Terk eder hem hâb u râhat zikr eder rûz u şebân
Söylemez beyhûde sözü der nedânım söylese
Boynu eğri kalbi mahzûn dîdelerden aka kan
Kibr ü kîn hıkd u hased buğz u 'adâvet eylemez
Zemm ü gıybet kizb ü kedret terkin eder sâlikân
Sabr u hilm ü fakr u zill ile kanâ'at-pîş ola
Herkese eder tevâzû' lutf ile söyler lisân
Kimi görse diye a'lâ cümleden ednâ benim
Bendedir cümle kusûr mücrimim ez-sâlikân
Hubb-i fillâh ile ülfet ede çün mü’minlere
Nefsine sandığı hayrı sana onlara her an
Etmeye bir kimseye aslâ hakâretle nazar
Zelleden hâlî değildir Hakk bilir çün 'ârifân
Gayrıyı terk eyle nefsin 'ârif isen ey dilâ
Nefsini bildinse cânım Hakk'ı bildin sen hemân
Dervîş isen mürşidinden gayrıyı bilme sakın
Mürşidi bildikde Hakk'a vasıl oldun bî-gümân
Mürşidin emrine teslîm Hakk'a teslîmdir şehâ
Ger muhâlif olur isen azdı yolun dü cihân
Mürşid olan dahi irşâd emrine 'ârif gerek
Olmasa sırrına vâkıf sâlike olur ziyân
Dervîşin zâhir ü bâtın hâlini tahkîk eder
Himmet ü şefkat olara olmalıdır sâye-bân
Onlara sâhib-muhâfız olmalı çün dembedem
Terbiyetle ola dâim misl-i der-mehd-i sıbyan
Bunları duydunsa cânâ fikredelim hâlimiz
Yoluna gel gidelim etmeyelim sehv ü nisyân
'Aşk u şevk ile muhabbetde olalım rûz u şeb
Uymayalım nefs ile şeytâna zinhâr el-amân
Geçdi günler geçdi demler ömrümüz tükenmede
Bir gün ecel peyki erer zerrece vermez aman
Kul olan kullukda lâzım gaflet etmekdir hatâ
Gâfil olmak 'ayb olur Mevlâ huzûrunda olan
Sâlik isen silk-i ehlullâhda bulun ey oğul
Bu değil kim sûret ile olasın sen dervîşân
Kanı 'ahd u kanı ikrâr kanı tevhîd kanı terk
Kanı tefvîz kanı teslîm kanı âdâb-ı erkân
Bu sülûk ile erilmez menzil-i maksûda hiç
Bu revîş ile bulunmaz duyulmaz sırr-ı irfân
Zâhirin dervîş ola ef 'âl ü etvâr uymaya
Havf olur billâh münâfık diye çün ehl-i dilân
Gitdi boşa bunca hizmet bunca sa'y ile emek
Nerde kaldı bunca nutk-ı terbiyet-i mürşidân
Sâlikin kalbine gelse kim niçin böyle eder
Mürşidine i'tirâzdır hâtime bulmaz aman
Mürşidin gönlüne gelse sâlikin hakkında bu
Yolu doğrulmaz anın ger hizmet etse nice ân
Böyle iken râh-ı sülûk neyleyim ben nişleyim
Cümlemize Hakk vere lutf u inayetle iz'ân
Vaktimiz âhir vakitler şer fesâd artmakdadır
Bulmada her dem tezâyüd sehv ü gafletle nisyân
Herkesin hâline göre haklığı eksilmede
Şöyle tebdîl ü tegayyür etmede hâl-i insân
Yâ ilahî ol Habîb'in hürmeti kim şâh-ı dîn
Ol nebiyy-i muhterem hem de resûl-i ins ü cân
Enbiyâ vü mürselîn hem asfıyâ vü etkıyâ
Hürmeti cümle velîler kutb-ı aktâb-ı cihân
Çâr-yâr ol Ebû Bekir Ömer Osmân Alî
Dahi ashâb ile ensâr hürmeti cümle îşân
Mü'minîn ü mü'minâta ver selâmet yâ Kerîm
Akrabâ vü hem ehibbâ dahi cümle dostân
Sâlikân ü âşıkân u hâdimân u sâdıkân
Tâliban u muhlisân hem muhibbân râgıbân
Geçmişine rahmet eyle rûhları şâdân ola
Bâkilere kıl mürüvvet olalar ferhunde-kân
Hâsseten ol dâder-i büzürg-vârım cân-ı men
Feyz-yâb hem ferah-yâb ola ender dü cihân
Himmet-i pîrâna mazhar hem sa'âdet-mend ola
Sırr-ı 'irfân ile gönlü ola pür-nûr her zamân
Cümle evlâd ile ensâb hâdim-i hâs emekdâr
Olalar dil-kâm u dil-şâd bulalar 'izz ile şân
Vâlideynim rûhlarına ya ilahî rahmet et
Nûr ile ola münevver kabr-i mânend-i cinân
Cümle ecdâd-ı izâmım rahmete gark eylegil
Şâd bâd ervâh-ı îşân ez-'atâyâ müste'ân
Hâsseten cedd-i 'azîzim hazret-i Şems pîr-i mâ
Himmet-i kudsiyyeleri ola ber-mâ-sâyebân
'İzzetin hakkı ilâhî eyle mazhar sırrına
Gönlümüz ma'mûr ile pür ola sırr-ı burhân
Ben hakîrim ben fakîrim miskînim yâ Rabbenâ
Mücrim ü 'âsî günâhkâr 'âcizim derbend-i kân
Sûzi kemter sâilindir kapuna geldi bugün
Lutf u ihsân u mürüvvet eylemekdir sana şân
Yokluk ile geldi sana vâr eden sensin ilâh
Sen bilirsin hâlini her sırrı sanadır 'ayân
Ahmed Sûzî
Kuddise Sırruh