Hasan-ı Basrî Hazretlerinin Meclisinden Tard Edilen Adam

27 Ekim 2014 tarihinde yayınlanmıştır.

Muharrem


Kerbelâ'da Hz. İmâm Hüseyin radıyallahu 'anh ve yakınlarının şehîd olmalarına sebep olanların herbiri ayrı bir musîbet ile bu fânî âlemden göçmüşlerdir ve âhiret âleminde Kevser şarâbı yerine içecekleri cehennem katranından son nefeslerini vermeden birer birer içmişlerdir.


HİKÂYE

Hz.İmâm Hasan-el-Basrî'den rivâyet edilmiştir :

Bir kimse, şer'î mes'eleleri öğrenmek için dînî sohbetler yaptığımız meclise gelirdi. Gariptir ki, o kimse meclise dâhil olunca kendisinden gâyet kötü bir koku yayılır ve hazır bulunanları iğrendirir ve tiksindirirdi. Bu sebeple, herkes o adamcağızdan rahatsız olur ve kendisinden nefret ederlerdi ama, Allah korkusu ve utanma duygusu ile onu meclisimizden uzaklaştıramazdık. 

Günlerden bir gün, söz sözü açtı ve konu dönüp dolaşıp o kimseden yayılan kötü kokunun sebebini sorabilmek fırsatı elimize geçti. Sorumuza karşılık o kimse; içini çekerek şu itirafta bulundu :

- Kerbelâ fâci'âsının vuku' bulduğu gün, ben Fırat suyunun üzerine memur idim. Bu görevi bana, o zaman başımızda bulunan hükûmetin vâlisi olan Zeyyad ibn Ebih vermişti. Kerbelâ fâci'âsından sonra, bir rü'yâ gördüm. Kıyâmet kopmuş ve bütün halk mahşer yerine toplanmış, hesâbının görülmesini bekleşiyorlardı. O kadar korkunç ve bunaltıcı bir sıcak vardı ki, harâretten kafa tasları içinde adeta beyinlerimiz kaynıyor, dillerimiz dudaklarımıza yapışıyordu. Herkesi bir dehşet kaplamış, gözler yuvalarından dışarı uğramış, bütün peygamberler diz çökmüş, mazlûmlar zâlimlerin, mağdûrlar gaddârların yakalarma yapışmışlardı. Susuzluktan baygınlıklar geçiriyor, içim dışım yanıyordu. Birden, Resûl-i Ekrem ve Nebiy-yi Muhterem sallallahu te'âlâ 'aleyhi ve sellem Efendimiz ile Şâh-ı Velâyet Esedullah Hz.İmâm Aliyyü'l Mürtezâ, İmâm Hasan-i Sa'id ve İmâm Hüseyn-i Şehîd rıdvânullâhi 'aleyhim ecma'în Efendilerimiz, Kevser havuzunun kenarında durmuşlar, benim gibi susuzluktan yanıp tutuşan Ümmet-i Muhammed'e su veriyorlardı.

Ehl-i mahşer dest-i Hayder'den içerken Kevser'i
Sen susuzlukla şehîd-i Kerbelâ'sın yâ Hüseyn...

Ben, bu hâli görünce Resûlullah sallallahu 'aleyhi ve sellem Efendimiz ile ehl-i beytine doğru yaklaştım ve su istedim. Bana su vermediler :

- Yâ Resûlallah! Susuzum, hâlime merhamet buyurunuz, diye yalvardım. İki cihân serveri, Hz. Ebû Bekri's-Sıddîk'a sordular :

- Ona neden su vermiyorsunuz ?

Sıddîk-ı Ekber cevap verdi :

- Ya Resûlallah! Bu kimse, o gürûhdandır ki, Kerbelâ vak'asında Fırat suyu üzerine memur idi. O anda, taraf-ı ilâhîden bir emr-i Cebbârî vârid oldu :

- Bu kimseye su yerine zebânîler tarafından katran verilsin!

Bana uzatılan kabı aldım ve içindekini içtim ama heyhât! Kevser şarâbı beklerken bana katran içirilmişti. Kokusu o kadar iğrenç ve tiksindirici idi ki, korku ve dehşetle uyandım. Ama neye yarar? İşte o  günden beri, o gece rü'yâmda bana zebânîler tarafından sunulan ve içirilen katranın kötü ve çirkin kokusu adeta iliğime, kemiğime işlemişcesine üzerime sindi ve gördüğünüz gibi bir türlü de gitmiyor. Her nereye gidecek olsam, insanlar benden iğrenip tiksiniyorlar ve hemen yanımdan uzaklaşıyorlar, dedi .

Hasan-el-Basrî kuddise sırrahu'l-Bârî keyfiyyete vâkıf olunca, o kimseyi bir daha meclislerine ve sohbetlerine kabul buyurmadılar.

İRŞAD'dan...
Listeye geri dön