Hasırîzâde Dergâhı Şeyhi Ahmed Muhtâr Efendi

18 Nisan 2015 tarihinde yayınlanmıştır.

Ehlullah
Ahmed Muhtâr Efendi'nin postnişîn olduğu
Sütlüce'deki Hasırîzâde Dergâhı'nın cümle kapısı
Ahmed Muhtar Efendi Hazretleri (1820-1901), Sütlüce'deki Hasırîzâde Tekkesi'nin dördüncü postnişînidir. Meşîhati 1864-1879 yılları arasındadır. Ahmed Muhtâr Efendi, Sa'diyye hilâfetini babası Şeyh Süleymân Sıdkî Efendi almışdır. Ayırca Mevleviyyeden ve Şazeliyyeden de hilâfeti vardır.

Hüseyin Vassaf Efendi "Sefîne"sinde bu zât hakkında şu bilgileri veriyor : 

 Son derece halîm olmakla berâber emr-i dîn ü tarîkatta pek mütemessik ve sünnet-i seniyyeye ittibâ’da kavîyyü’l-himme idi. Herkese bezl-i iltifât eder ve pek mütevâzi' bulunur idi. Ulemâ ve sulehâya muhabbeti pek ziyâde idi. Hücresinde yalnız kaldıkça, dâimâ ezkâr-ı ilâhîyye ile meşgûl olurdu. Hengâm-ı müsâhebette, söylemekten ziyâde dinlemeye meyli gâlip idi. Ale’l-ekser, Kûtü’l-Kulûb ve Risâle-i Kuşeyriyye ve kütüb-i sûfiye mütâlâa ederdi. İmâm Şa’rânî’nin âsârını tetebbua meyli ziyâde idi. “Şeyh Şa’rânî, şeyhim, Letâifü’l-Minen mürşidimdir.” buyururlar imiş. 
Merâsimden hoşlanmazlar idi. Dergâhdan, âdet hükmüne girmiş ba'zı merâsimi bile kaldırmıştır. Bir müddet sonra, hıdmet-i meşîhati, mahdûmu Elîf Efendi’ye terk ile, ziyy-i meşâyıhı li-ecli’t-tesettür terk ile, fes üzerine sarık sarmağa başlamıştı. Her işi mahdûmuna havâle etmiş idi. Semâ-hânede, esnâ-yı zikirde, misâfir gibi fakat ale’d-devâm bulunurlar idi. Selef-i sûfiyyûn tarzında imrâr-ı hayât ederlerdi. Zarîfâne ve sûfiyâne eş’ârı vardır.
Ahmed Muhtâr Efendi 1921 senesinde Hakk'a yürümüş ve dergâh-ı şerîfdeki türbeye sırlanmışdır. Kaddesallahu sırrahul âlî ve nefa'anallahu bi şefâ'atihî.


BAZI NUTK-İ ŞERÎFLERİ

Usât-ı ümmetinden bir zelîlem yâ Resûlallah
Sudâ'-ı cürm ile gâyet alîlem yâ Resûlallah

Gider benden bu gaflet zulmetin nûr-i hidâyetle
Elim tut düşmüşüm rahm et sefîlem yâ Resûlallah

Hevâ-yı nefs ile ömrüm geçirdim eyledim zâyi'
Recâ-yı 'afva yüzüm yok hacîlem yâ Resûlallah

Vücûdun 'âlemîne bâis-i gufrân-ı rahmetdir
Meded âsîler içre bî-mesîlem yâ Resûlallah

Ne ten ister ne cân ister ne nam ü ne nişan ister
Alaydın hâkine medfûn kefensiz yâ Resûlallah

Bağışla Hazret-i Zehrâ ile "Sıbteyn"e Muhtâr'ı 
Der-i âl-i abâya ben dahîlem yâ Resûlallah


Âşık-ı dîdar-ı Hakk subh u mesâ giryân olur
Şem’-i aşka per yakar pervâne-veş püryân olur


Cism ü cânın terk idüb yine ademle nâ-bedîd
Kurtulur ahkâm-ı unsurdan serâpâ cân olur


Hark idüb keştî-i cismin bahr-ı aşka gark ider
Ka’r-ı deryâda muhassal-ı gevher ü mercân olur 


Dergeh-i Hakk’da irâdet- bahş olub bî-hûd olur 
Iyd-ı vasl-ı yâra İsmâil gibi kurbân olur 

Ger fezâ-yı câna Muhtâr eylesen bir kez sefer
Anda bî-keyf ü kem esrâr-ı Hudâ seyrân olur


Rûy-i siyâhım ile dergâha huzûr-ı şeyhe niyâze geldim
Cürm ü günâhım ile dergâha huzûr-ı şeyhe niyâze geldim

El meded meded meded Sadeddin 
Ene dahîlek sultan Sadeddin

Nefs eline düşmüş esîrem ben derbeder gezmekden hakîrem ben
Lutfeyle sultânım fakîrem ben huzûr-ı şeyhe niyâze geldim

El meded meded meded Sadeddin 
Ene dahîlek sultan Sadeddin

Durmuş kapında bunca mürîdân ser-bende âciz baş açık üryân
Birlikte bu Muhtâr-ı perîşân huzûr-ı şeyhe niyâze geldim

El meded meded meded Sadeddin 
Ene dahîlek sultan Sadeddin
Listeye geri dön