Hasta Okuyarak Zengin Olan Hoca

26 Şubat 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

Şifa
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri anlatmışlardı :
Fakîr bir hocaefendi varmış, bir gün dayanamamış, Cenâb-ı Hakk'a duâ etmiş, "Yâ Rabbi, bana da biraz dünyâlık nasîb et, çok dardayım görüyorsun hâlimi" filan demiş. Ramazan yakınmış. Hocafendi, o vakitler âdet olduğu üzere, Ramazan'da cerre çıkmış. Yolda yorgunluğunu atmak için bir ağaç altında oturmuş, bir kahve içmiş, sonra "Biraz yatayım burada" demiş, yatmış. Kalkmış, namazını kılmış, otururken, bir zât gelmiş, "selâmün aleyküm", "aleyküm selâm, buyrun". "Ne yapıyorsun burada" demiş. "Yoldan geliyorum, burada biraz dinlendim bu ağacın dibinde" demiş, "buyrun size de bir kahve yapayım" filan demiş. "Ben kahve içmem" demiş, "cigara da kullanmam. Biz yemeyiz içmeyiz de" demiş. "Kimsiniz böyle yemeyen içmeyen?". "Melekü'l-mevt" demiş. "Ne olacak?". "Bir şey olacağı yok" demiş, geldim seni ziyârete. Şimdi sen cerre gidiyorsun, fukarâ bir adamsın, Cenâb-ı Hakk'a duâ etmişsin, biraz dünyâ metâı sâhibi olayım diye. Duân müstecâb olmuş. Allahu Sübhânehû ve Teâlâ beni sana gönderdi. Sen şimdi gitdiğin memleketlerde ilân, ben hasta okurum diye. Hastanın yanına gşitdiğin vakitde beni ayak ucunda görürsen hastanın, o hastayı okuma, kabza gitmişimdir. Başında görürsen oku. İyi olacak demekdir. Sana böyle bir şifre veriyorum. Dünyâlığını yaparsın" demiş. 
Adam gelmiş, şehre girmiş, ilân etmiş. "Hasta okurum, okuduğum iyi olur, okumadığım ölür" diye. Çağırıyorlar, gidiyor bakıyor, Hazret-i Melekü'l-mevt ayak ucunda duruyor, "okumam" diyor. "Niye?" diyorlar, "Bu yolcu" diyor. "Allah size hayırlı ömür versin" diyor çıkıyor dışarı. Gidiyor, bakıyor, başında gördü mü okuyor. Adam iyi oluyor filan. 
Şuyû bulmuş. Derken pâdişahın kızı ağırlaşmış. "Aman efendim, bir hoca var, okuduğu iyi oluyor, okumadığı ölüyor" demişler, "getirin o hocayı okutun" demişler. Pâdişahın çok sevgili kızıymış. Çağırmışlar. "Pâdişahın kızı rahatsız oldu, okumağa gideceksiniz". Demiş, "Şartı var, bir göreyim, bakayım, ona göre" demiş. Gelmiş, bir bakmış ki, Hazret-i Melekü'l-mevt baş ucunda duruyor. "Okurum iyi olur" demiş. Sultan, eline ayağına kapanmış, "Seni âbâd ederim, evlâdımı bana bağışlarsan" demiş. Okumuş kız iyi olmuş. Bir hurç altın hocaya. Taşınacak gibi değil. Omuzlamış, demiş, "Artık benim okumama hâcet kalmadı, gideyim memlekete, çiftlik çubuk sâhibi olayım" demiş. 
Yüklenmiş parayı gelirken aynı ağacın dibine gelmiş. Oraya parayı indirmiş, abasını üstüne koymuş paranın, başını üstüne koymuş yatmış. Bir de gözünü açmış, Hazret-i Melekü'l-mevt ayak ucunda duruyor. Onu öyle görünce hemen ayaklarını bu tarafa doğru başını öbür tarafa doğru çevirmiş. Bakmış Melekü'l-mevt yine ayak ucunda. Macuncu fırıldağı gibi Hazret-i Melekü'l-mevt'le beraber dönmeğe başlamışlar. "Hiç dönme" demiş, "vakit geldi". "Aman yâhu, yapma Allah'ını seversen, bırak hiç olmazsa şu paraları götüreyim memleketime". "Yok" demiş Melekü'l-mevt, "izin buraya kadar, emir bu". "Aman etme yâhu, mezarımı kazayım" demiş, "hiç olmazsa kurd kuş yemesin cesedimi". "Hayır" demiş Melekü'l-mevt, "emir buraya kadar" ve rûhunu oracıkda kabz etmiş. 
İşte dünyâ bu. Bu bir misâl yani olmuş, olmamış, mühim değil. İşi yoluna koydun mu zuhûr ediyor ayak ucunda Melekü'l-mevt.

Listeye geri dön