Hasta Ziyâreti

Resûl-i Ekrem Efendimiz, hastaları ziyâret etmiş, hasta dâimâ teşvîk etmişdir. Hasta ziyâretinin fazîleti hakkında pek çok hadîs-i şerîf vardır. Hasta ziyâretini, müslümanın müslüman üzerindeki hakları arasında saymışdır Efendimiz. Bu itibarla hiç ihmâl edilmemesi gereken bir vazîfedir bu. Tabii her hastayı ziyâret etmek mümkün olmaz. Herkesin kendi ahbâbını, yârânını, akrabâsını ziyâret etmesi bu vecîbeyi yerine getirmek için yeterli olur. İnsan, hasta olan ahbâb u yârânı yokladığı gibi, tanımadığı kimseleri, hele de yardıma muhtâç, kimsesiz hastaları ziyâret etmesi büyük bir fazîletdir.   

Bazı hasta, moralsizdir, ona moral vermek gerekir. Bazı hasta açdır, ona yemek vermek lâzımdır. Bazı hasta parasızdır, ona para vermek lâzımdır. Bazı hastanın ilacı yokdur, ona ilaç tedârik etmek lâzımdır. Bazı hasta doktora gidemez, onu doktora götürmek lâzımdır. Hâsılı, her hasta başka türlü zaaf içindedir, sıhhatli olan mü'minlerin onun yarasına merhem, derdine devâ olması lâzımdır.

Hasta ziyâretinde büyük hikmetler vardır. Biri şudur ki, hasta, zaaf ve meşakkat içinde olduğu için, Allah'ın merhametini celb etmişdir, yani Allah'a yakındır, duâsı makbûldür. Hasta ziyâretinde bulunarak, hastanın gönlünü alan kişi, Allah'ın rızâsını elde eder. Nitekim Hazret-i Peygamber'in beyânına göre, kıyâmet gününde, Allahu Teâla ve Tekaddes Hazretleri, bir kuluna şöyle hitâb edecekdir, "Ey âdemoğlu! Ben hasta idim, neden beni ziyârete gelmedin?". O kul şaşıracak, "Yâ Rabbi, ben seni nasıl ziyâret edebilirim ki, sen âlemlerin rabbisin" diyecekdir. Cenâb-ı Hakk o kişiye buyuracakdır ki, "Hatırlamıyor musun, falanca kulum hastalandı da sen onu ziyâret etmedin. Bilesin ki, eğer onu ziyâret etmiş olsaydın, beni onun yanında bulacakdın".

Hasta ziyâretin diğer bir hikmeti, hastanın hâlinden ibret almak, kendisinin de bir gün o vaziyete gelebileceğini düşünmekdir. 

Diğer bir hikmet de şudur. Mü'minler bir bedenin uzuvları gibidir. Nasıl ki, bedenin bir tarafı mutazarrır olduğunda, acı çekdiğinde diğer uzuvlar da acı çekiyorsa, birisinin hasta olması, eziyet çekmesi, hepimizi üzmeli. Hastanın çekdiği eziyeti hafifletmek için en azından onu ziyâret ederek, gönülünü almalı, ona moral vermeli, destek olmalıyız.

Hasta ziyâretindeki sırlardan biri de şudur. Hasta, başına gelen musîbet sebebiyle, günahlarından kurtulmuş ve merhamet-i ilâhîye müstehak olmuş yani Allah'a yaklaşmışdır. Bu yüzden de duâsı makbûldür hastanın. Hastayı ziyâret eden kişi, onun duâsının bereketinden istifâde eder.

Bu vesîle ile hasta ziyâreti âdâbından da biraz bahsedelim. 

• Hastanın yanına muhakkak izin alıp girmelidir. Müsâid değilse, istirah ediyorsa, kimseyle görüşmek istemiyorsa hiç rahatsız etmemeli, yakınlarıyla görüşmeli, bir istekleri olup olmadığı sorulmalıdır. 

• Hasta ziyâreti kısa tutulmalı. Neden? Hasta uyumak ister, dinlenmek ister, abdest bozmak ister, hâsılı hastanın yanında birisi varken yapamayacağı bir takım işler sebebiyle ziyâreti kısa tutmak lâzımdır.

• Hastaya moral verici sözler söylemek lâzımdır. Ne kadar ümidsiz bir vaka olursa olsun, her hâl ü kârda, "Çok iyi gördüm seni", "İyi olacaksın", "Bir şeyin yok yâhu", "Bunu da atlatırsın sen" gibi sözlerle hastaya moral vermek lâzımdır.

• Hastanın yanında katiyyen surat asmamalı, hep güleryüzlü ve mütebessim olmalı, güzel şeylerden bahsetmeli, can sıkıcı mevzulara hiç girmemelidir.

• Hastaya zorla bir şey yedirmek, içirmek yâhud yiyip içmesi için ısâr etmek doğru değildir.

• Hastanın bir isteği olup olmadığını sormalı, sıhhatine zarar vermemek şartıyla, arzusunu yerine getirmelidir.