2 Mart 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Hastahâneye gitdim, hastahâneye götürdü Niyâzi beni, sabahleyin erkenden. Bir de bakdım bir alay adam orada duruyor. Bir ellerinde oturak, bir ellerinde sidik şişesi. Ne oluyor bu? Kazurat muayenesine gelmişler, sabahın kör saatinde. Allah Allah! Fesübhânallah! Sonra yukarı çıkdık oturduk. Doktor bekliyoruz, gelsin diye. Doktor geldi, ben doktorun yanına girdim. Niyâzi de arkamdan girdi. "Bu kim?" dedi bana. Dedim "Niyâzi Efendi bana hizmet edecek, ceketimi filan tutar benim" filan. "O dışarı çıkacak" dedi. "O çıkamaz, ya ikimiz beraber çıkarız, ya o da kalır". "Peki ikiniz beraber çıkın o zaman" dedi. "Peki çıkalım, nereye gideceğiz?". "Karşıda bir kadın var" dedi, "o kadına gidin sorun o size direktif verecek" dedi. O kadın dedi, "Kan muayenesi, idrar muayenesi, kazurat muayenesi, kalb muayenesi, göz muayenesi, bilmem ne muayenesi". Eyvaaah! Her yer kuyruk dolmuş böyle. Ama çoğu hasta değil. Sopalık hasta. "Acaba hasta mıyız?" diye gidenler. Dedim "İdrar muayenesi nerede olacağız?". "Aşağı Gurabâ" dediler. Bir de bakdım orada, birini gördüm elinde şişeyle. "Yâhu ben buraya yirmi sene evvel gelmişdim, sen buradaydın, gene devâm ediyor musun?". "Evet" dedi. Eyvah! "Niyâzi, sen hemen arabayı tut" dedim. "Tut tut tut, haydi çabuk, yürüyelim biz" dedim. "Sen devâm et" dedim adama.
Efendi Hazretleri, ufak tefek hastalıklara hiç aldırmaz, doktora, hastahâneye filan gitmez, bıçak kemiğe dayanıncaya kadar sabrederlerdi. Nitekim bir seferinde şöyle buyurdular :
Ben öyle ufak tefek hastalıklara kulak vermem. Gelirim ben, zikrullaha, ibâdete hep gelirim. Hastayken gelirim, iyi olur giderim. Bazı adam vardır benim hasta olduğum gibi olsa, hiç kalkmaz yatağından, kuluçkaya yatar gibi yatar. Ben hasta oldum mu yürürüm dışarıya doğru. Meğer ki devrileyim yollarda filan. Nitekim de öyle oldu, Amerika'ya gitdiğim vakitde, yıkıldım, tutdular götürdüler, ameliyata yatırdılar beni. Ameliyat oldum yani.
Efendi Hazretleri, hapur hupur yiyip içen insanları da hasta olarak kabûl etmezlerdi. "Hasta, yemeğe iştahı olmayan adamdır" buyururlardı. "Hasta aş koymaz tasda" misâli yiyip içen insanların ya numara yapdığını ya da hastalık hastası olduğunu söylerlerdi. Bazen de latîfe yollu, "Hasta dediğin, ağzına zemzem, kulağına Yâsin okunan adamdır" buyururlardı.
Dikkat ederseniz bugün de vaziyet aynı. Hastahâneleri ve sağlık ocaklarını dolduran insanların pek çoğu hasta filan değil. İsterseniz sorun tanıdığınız doktorlara, sağlıkçılara filan. Bu insanların önemli bir kısmında ciddî bir rahatsızlık yok, kendiliğinden geçebilecek basit rahatsızlıklar sebebiyle gidiyorlar oralara. Hani kedi bir tarafını görmüş yara zannetmiş kabîlinden. Bir kısmında da hiç bir rahatsızlık yok, ya evham, vesvese yâhud da ilgi ve şefkat eksikliği sebebiyle meşgûl ediyorlar sağlık kurumlarını.