2 Mart 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
HİKÂYE
İleri derecede evhamlı bir adam, tam bir hastalık hastasıymış. Doktor doktor dolaşıyor, fakat hiç bir doktor bunda bir hastalık teşhîs edemiyor, bu da doktorlara kızıyor, ille kendisinden bir hastalık bulmalarını istiyornuş. Bir gün eline bir tıb kitâbı geçmiş. "Hah" demiş, "şimdi bu kitaba bakıp kendi hastalığımın ne olduğunu bulurum". Açmış kitabı, rastgele okumağa başlamış. Kitabın bir bölümünde, önce hastalık alâmetleri bir bir sayılıyor, sonra hastalığın ne olduğu beyân ediliyormuş. O bölümden bir sayfa açmış, bakmış, ilk alâmet, mide bulantısı. "Hah" demiş, "Tamam, benim de devamlı midem bulanıyor". İkinci alâmet, zafiyet. "Evet, evet, doğru, ben de var bu. Hiç tâkatim yok". Üçüncü alâmet terleme imiş. "Aman yâ Rabbi" demiş adam, "Bunlar hep benim hastalığımın alâmetleri. Sanki kitâbı yazan beni muâyene ederek yazmış bunları". Biraz daha okumağa devam etmiş. bahsin aşağılarında şunların yazılı olduğunu görmüş, "İşte bu alâmetler görülmeğe başlandığı vakit hastaya her istediğini veriniz, ne isterse yesin, ne isterse içsin". "Eyvâh!" demiş adam, "Korkduğum başıma geldi. Demek ki bendeki hastalık şifâsı olmayan bir illet. Tevekkeli değil, doktorlar benimle hiç alâkdar olmuyor, başlarından savıyorlar beni". Cesâretini toplayıp okumaya devam eden adam bir de ne görsün! Meğer bu alâmetler hâmilelik alâmetleriymiş.