29 Temmuz 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
O vakitler gencim, bekârım, hâlâ baba evinde kalıyorum. Bir odam var ama sığamıyorum. Bir arkadaşımı çağırsam, oturtacak yerim yok. Bir ev alma hevesine kapıldım. Herkes de beni teşvîk ediyor, "Aman bir ev al, İstanbul gibi yerde evin olmazsa işin çok zor" filan diyor. Param da yok değil ama ev almaya yetmiyor. "Sen yeter ki ev al, para bulunur" filan diyorlar. Bizimkiler de pek hevesli bu işe. Neyse ev aramaya başladık, Avrupa yakası çok pahalı gelince, Anadolu yakasına geçdik. Orası mı burası mı derken bir yer beğendik. O ara bir rüyâ gördüm. Rüyâmda Efendi Hazretleri baba evini teşrîf etmişler. Daracık bir sandalyede oturuyorlar. Fakîr, "Efendicim sizi daha rahat bir yere alalım, o sandalye rahat değil" diyorum. O hiç sesini çıkarmıyor, oturduğu sandalyeden kalkmıyor, yalnız bana bakıp gülümsüyor. Rüyâ bu kadar. Ben tabii Efendimi gördüm diye çok sevindim, herhalde ev işi hayırlı olacak diye düşündüm. İçim rahat. Biz gitdik o beğendiğimiz evi aldık. Aldık ama bir iki ay sonra bir kriz patladı, işimi kaybetdim. Ev alacağım diye borçlanmışım, işim yok. Evi kiraya versem bir türlü, vermesem bir türlü. Bir ara evi satayım diye düşündüm, bir de bakdım ki, ev fiyatları baş aşağı gitmiş. Meğer biz emlak fiyatları en tepedeyken almışız evi. Oturacağız diye aldığımız evi mecbûren kiraya verdik. Verdik ama hem kira düşük, hem kiracı kirayı artırmaz, enflasyon almış başını gitmiş, nereden baksan hep zarar. Hâsılı ev alarak başımı belâya sokmuş oldum.
Neden sonra aklım başıma geldi. Meğer ben gördüğüm rüyâyı yanlış tevîl etmişim. Efendi Hazretlerinin bizim fakîrhâneyi teşrîf edip, öyle dar bir sandalyede oturması ve fakîrin teklîfine rızâ göstermemesi, "Belki yerin dar ama, sen burada oturmaya devam et, hakkında hayırlı olan bu" demekmiş.