26 Ekim 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Hatem-i Esam Hazretleri, genç yaşından itibaren büyük mürşid Şakîk-i Belhî Hazretleri'nin sohbetlerine devâm etmiş ve O'nun terbiyesinde yetişmiş bir velîdir. Beraberlikleri otuz üç seneyi bulunca, Şakîk-i Belhî Hazretleri ona sormuş, "Ne kadar zamandır buraya geliyorsun" demiş. "Otuz üç senedir" demiş. "Bu kadar zaman içinde benden ne öğrendin, neler istifâde etdin?" deyince, "Sekiz şey istifâde etdim efendim" demiş. "Söyle nedir onlar" deyince, Hazret demiş ki :
- Birincisi, insanlara bakdım, gördüm ki herkesin bir sevgilisi, bir maşûku var, onu seviyor, ona âşık oluyor. Fakat bu sevilen ve âşık olunan şeyler onlara ölüm döşeğine kadar, bazısı da kabre kadar arkadaşlık ediyor. Oradan öteye geçemiyorlar. Kişi ölüp kabre konunca, onu terkedip dönüyorlar, âşıklarını orada yalnız başlarına bırakıyorlar. İşte bu durum karşısında düşündüm ve karar vererek dedim ki, "Kişinin en fazîletli sevglisi, kendisiyle berâber kabre giren ve orada ona arkadaşlık edendir". Kişi ile beraber kabre girecek arkadaşın ne olabileceğini düşündüm ve bunun ancak sâlih amel olabileceğinde karar kıldım. Ben de sevgili olarak sâlih amelleri seçdim ve onlara âşık oldum. Tâ ki kabrimde bana nûr olsunlar, bana arkadaşlık etsinler, beni orada yalnız bırakmasınlar.
- İkincisi, insanlara bakdım, herkesi, arzuları, keyifleri peşinde koşuyor, nefsin istekleri arkasında yürüyor gördüm ve şu âyet-i kerîmeyi düşündüm : "وَاَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّه۪ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوٰىۙ * فَاِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوٰىۜ". Ve şu netîceye vardım. "Mâdem ki Kur'ân hakdır, sâdıkdır, öyleyse nefsimi düşman bilmeliyim, ona aldanmamalıyım" dedim ve onunla mücâdeleye başladım. Allah'ın tâatine râzı olup O'na tam mânâsıyla itâat edinceye kadar, nefsimin arzu ve isteklerine karşı koydum.
- Dördüncüsü, gördüm ki, bazı insanlar izzet ve şerefi âilelerinin kalabalık olmasında görüyor, bununla gururlanıyorlar. Bazıları da mal mülk çokluğunda buluyorlar, onlarla övünüyorlar. Bir kısım insanlar da izzet ve şerefi, halkın malını gasbetmekde, onlara zulmetmekde ve kan dökmekde buluyorlar. Bazıları da izzet ve şerefi malı mülkü telef etmekde, israf etmekde buluyorlar. Ben Allah'ın "اِنَّ اَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللّٰهِ اَتْقٰيكُمْۜ" kelâmı üzerinde düşündüm ve takvâyı seçdim.
Hatem-i Esam'ın bu sözleri üzerine mürşidi Şakîk-i Belhî dedi ki :
Yâ Hâtem, Allah sana muvaffakiyetler versin. Ben dört kitâbı da inceledim, dört kitâbın da bu sekiz esas üzerinde bulunduğunu gördüm. Kim bu sekiz esas ile amel ederse, dört kitâbla amel etmiş olur.