28 Mart 2017 tarihinde yayınlanmıştır.
 |
Lâ taknetû min rahmetillah Sûre-i Zümer, Âyet 53 |
RECÂ
Arapçada "ﺭﺟﺎﺀ Recâ", ümîd etmek, ummak demekdir...Sôfiyye lisânında ise Cenâb-ı Hakk'ın afvından, merhametinden, lutfundan ve ihsânından hiç ümîd kesmemek demekdir...Kur`ân-ı Kerîm'de "Recâ"ya işâret eden âyet-i kerîmelerin en şumullüsü Sûre-i Zümer'deki şu âyet-i kerîmedir :
قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَى أَنفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِن رَّحْمَةِ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Kul yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâhi, innallâhe yagfiruz zunûbe cemîâ, innehû hüvel gafûrur rahîm.
"De ki : Ey çok günâh işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmede ileri giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümîdinizi kesmeyiniz. Allah bütün günâhları affeder. Çünkü O, Gafûr ve Rahîm'dir."
Sûre-i Zümer/53
Bu âyet-i kerîmede günâh işlemekde çok ileri gidenlerin bile rahmet-i ilâhiyyeden aslâ ümitlerini kesmemeleri gerektiği bildirildiği için Allah'dan ümit kesmek büyük günâhlardan sayılmışdır...
"Recâ"yı resimdeki kedilerin hâlinden de anlayabiliriz...Kediler, balıkçı teknesi önünde hep ümîd içinde beklerler...Halbuki ne balığın tutulmasında bir katkıları vardır, ne de balıkçılara başka bir hizmetleri, ne de onlarla bir yakınlıkları...Kedilerin buna rağmen ümîd içinde olmaları, Allah'ın emirlerini tutmayan hattâ birçok günâh da işleyen bir kulun yine de O'nun rahmetinden ümîdini kesmemesi gibidir...Çünkü âyet-i kerîmede de beyân edildiği üzere, Allah çok merhametli ve çok affedicidir...
HAVF
"ﺧﻮﻒ HAVF"ın sözlükdeki karşılığı, korku, kaygı ve endîşedir. Sôfiyye ıstılâhında ise, sâlikin Allah katındaki durumu hakkında dâimâ endîşe içinde olması demekdir... Tabii bu korkunun da dereceleri vardır...İlk derecesi Allah'ın celâlinden yani göndereceği belâlardan ve âhiretdeki azâbından korkarak emirlerine uymak ve yasaklarından kaçınmakdır...Daha üst bir derecesi kulluğa kabûl edilmeme korkusudur...Daha da üst bir derecesi dostluğunu ve yakınlığını kaybetme korkusudur...Korkunun derecesi, kişinin ilmine ve irfânına bağlıdır...Biz bu konuda daha önce birkaç yazı kaleme aldığımız için burada sözü kısa kesiyoruz...O yazılara aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz :
Yine hayvanlar âleminden bir misâl vermek gerekirse, "Havf"in en güzel misâli, insanın gölgesinden bile korkan kuşlardır...Aslında onun canına kasdetmediği halde, ve daha arada mesâfe varken kuşlar insandan korkar ve kaçarlar...Diğer bir misâl balıklardır...
HAVF İLE RECÂ ARASINDA OLMAK
Sôfiyye indinde makbûl olan hâl ise "Beyne'l-havfi ve'r-recâ" tabir edilen korku ile ümîd arasında bir hâlde bulunmakdır. Yani hem Hakk'ın lutfunu ümîd etmek hem de celâlinden korkmakdır...Bu ikisi arasında zıdlık var gibi görünür ama aslında zıdlık yokdur...Tam tersine bunlardan biri diğerini de gerektirir..."Havf"ın zıddı, Allah'ın azâbından emîn olmak, "Recâ"nın zıddı ise "Ye's" denilen ümîdsizlik hâlidir...Bazı sâliklerde "Havf" hâli, bazılarında da "Recâ" hâli gâlibdir...
Şu misâl de "Havf" ile "Recâ"yı pek güzel beyân eder :
Cennete bir kişi girecek denilse, o kişinin kendisi olabileceğini ümîd etmek "Recâ"yı, cehenneme bir kişi girecek denilse o kişinin yine kendisi olabileceğinden endîşe etmek ise "Havf"i gösterir...