3 Şubat 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri "Sadaka belâyı ve kazâyı def' ve ref' eder, sevâbı ed'âf-ı mudâ'af kılar, insanı Allah'a tekarrüb etdirir" buyurmuşlardı. Efendi Hazretleri, Amerika'daki bir sohbetlerinde söz sadaka ve yardımdan açılınca buyurdular ki :
Bir dolara, sadaka olarak verdiği bir dolara, en aşağı on mislini verecek. Veyâhud da yetmiş mislini verir. Ve yedi yüz mislini de verebilir. Bu şekilde fukarâya yardım eden kimseler, paralarını Allah bankasına koymuş demekdir. Orada feyzi artar onun, birken yetmiş olur, yetmişken yedi yüz olur. Bir gün gelir ki, mal, mülk, kasa, kese menfaat vermediği günde, o vermiş olduğu sadakât önüne çıkar, ona nûr olur.
Sadaka belâyı def eder demişdim, onun hakkında size bir kıssa anlatayım. Yani hikâyeler ve kıssalar komprime ilaç gibidir.
Bir köylü kadını, yemek yiyordu, elinde son lokması kalmışdı. Bir fakîr geldi, "Açım, bana o lokmayı ver" dedi. Bu kimsenin avurtları birbirine geçmiş, gözleri çökmüşdü, yüzü sararmışdı, elleri titriyordu. Köylü kadın dedi ki ona, "Vallahi bende bir lokma var, bundan başka hiç bir şey yok evimde, son lokmayı yerken sen geldin, istersen bunu al" dedi. Fakîr bunu kabûl etdi. Açdı çünkü, helâk olacakdı. Adlı lokmayı yedi ve dedi ki, "Allah sana bu lokmanın mükâfâtını versin, senin üzerine gelecek olan kazâ ve belâyı def etsin". Ve oradan ayrıldı gitdi.
Mesrûr olmuşdu fukarâ, bir lokma ile. Fukarânın mesrûriyyeti Allah'ın da mesrûriyetini mûcibdir.
Ertesi günü köylü kadın kocasıyla beraber tarlaya gitdiler. Aşklarının bir semeresi vardı, ufak bir yavruları vardı. Henüz kundakdaydı. O çocuğu bir ağacın gölgesine bırakıp tarlaya girdiler. Kocası tarlayı biçiyor, ekini, kadın da onları toplayıp demet yapıyorsdu. O aralık bir aç kurd geldi, anayla babanın gözünden saklanarak, o yavruyu kapdı, kundakdaki çocuğu. Bunu gören ana baba kurdun peşine düşdüler. Evladları gidiyordu, aşklarının semeresi gidiyordu, ömürlerinin meyvaları gidiyordu. Evlâdını kaybeden bir anneyi düşün. Evlâdının yoluna bakan bir babanın hâlini izân et. Bir süratle, bir telaşla, bir heyecanla kurdun peşine düşdüler. Kurd çocuğu kundağından tutmuş götürüyor, kaçırıyordu. Ve o aralık karşılarına bir zât çıkdı. Kurdu tutdu aldı, kurdu yere vurdu ve çocuğu kurdun ağzından alıp oraya koydu ve şöyle seslendi, "Dünkü lokmaya bugünkü lokma bedel oldu" dedi. Bir gün evvel vermiş oldukları bir lokma, kurdun lokması olan çocuğu halâs etmiş ve kurtarmışdı.
Kalblerinde merhamet ve şefkat olanlar, merhamet ederler. Kalbinde merhamet ve şefkat olmayan, merhameti ne bilir! Onun için Resûl-i Ekrem gene buyurur ki, "irhemû men fi'l-ard, yani kürre-i ardda bulunan mahlûkâta merhamet edin, yerhamüküm fi's-semâ, Allah size rahmet ve merhamet etsin".
www.muzafferozak.com