Hayvanlar Gibi Yaşayan İnsanlar ve Hayvanlardan Bile Beter Olanlar

7 Ekim 2019 tarihinde yayınlanmıştır.

Hikmet
وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَثِيرًا مِّنَ الْجِنِّ وَالإِنسِ لَهُمْ قُلُوبٌ لاَّ يَفْقَهُونَ بِهَا وَلَهُمْ أَعْيُنٌ لاَّ يُبْصِرُونَ بِهَا وَلَهُمْ آذَانٌ لاَّ يَسْمَعُونَ بِهَا أُوْلَئِكَ كَالأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ أُوْلَئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ 
Ve lekad zera'nâ li cehenneme kesîran minel cinni vel ins, lehüm kulûbun lâ yefkahûne bihâ ve lehüm a'yunun lâ yubsırûne bihâ ve lehüm âzânun lâ yesme'ûne bihâ, ülâike kel en'âmi bel hüm edall, ülâike hümül gâfilûn.
Sûre-i A'raf, Âyet 179

Cenâb-ı Hakk, bu âyet-i kerîmede, gözleri olduğu halde hak ve hakîkati görmeyen, kulakları olduğu halde hak ve hakîkati duymayan, aklı başında olduğu halde hak ve hakîkati idrâk etmeyen bir takım gâfillerden bahsediyor ve bunlar hakkında "Ülâike kel en'âmi bel hüm edall" yani "bunlar tıpkı hayvanlar gibidir hattâ hayvanlardan daha şaşkındırlar" buyuruyor.

Bu âyet-i kerîmede tarîf edilen gâfilleri, tek bir zümre olarak kabûl edersek, onları hayâtı sadece yemek, içmek, uyumak, çiftleşmek ve dünyevî zevkler peşinde koşmakdan ibâret gören yani yaşayış itibariyle hayvanlardan farksız olan ve insan olarak yaratılmış olmalarının şükrünü edâ etmedikleri ve insanlık vazîfelerini yerine getirmedikleri için de Allah katında hayvanlardan daha değersiz mahlûklar olarak düşünebiliriz.

Diğer bir tefsîre göre ise, burada iki ayrı zümre söz konusudur. Bu iki zümreden birincisi hayvanlar gibi yaşayanlar, ikincisi ise hayvanlardan da beter olanlardır. Bu iki zümreyi şöyle tarîf edebiliriz :
Son yıllarda haberlerde sık sık gördüğümüz, "Filanca filancayı şöyle öldürdü, böyle doğradı, şöyle parçaladı" kabîlinden vahşet dolu haberleri gördükçe, dehşete düşüyor ve kimimiz "Bunu yapan insan olamaz" diyoruz, kimimiz de "vay hayvan vay" diyoruz. Hiç şübhesiz bu gibi zâlimlere, insan denilemez hattâ bunlara hayvan bile denilemez. Zîrâ hiç bir hayvan bu derece aşağılık işler yapmaz.

Dikkat edilirse İslâm hukûkunda suçlar için tayîn edilen cezâlar da bu tasnîfe uyar. Hayvâniyyet mertebesinde bulunanların işledikleri hırsızlık, zinâ, sarhoşluk gibi suçlar had gerektirirken, hayvâniyyet derecesinin de altında olanların işledikleri cinâyetlerin ve zulümlerin cezâsı ölümdür. İnsâniyyet seviyesinde bulunanların işledikleri basit suçlar ise çoğu zaman cezâ bile gerektirmez, bunlar için nasîhat ve tövbe yeterlidir. Burada işlenen suçlara âhiretde verilecek cezâlar da bu tasnîfe mutabık düşer. İnsâniyyet makâmında bulunanların işledikleri küçük günâhların cezâsı, hesâba çekilerek azarlanmakdan ibâret iken hayvâniyyet mertebesindekilerin işledikleri suçların cezâsı muvakkat de olsa ağır olacakdır. Hayvanlardan da aşağı olanların çekeceği azâb ise hem pek çetin hem de muhalleddir. Nitekim âyet-i kerîmenin baş tarafında buna işâret edilmişdir.


Ahlâk-ı hasen sâhibi cevher gibi makbûl
Ahvâli sakîmden gelir insâna mazarrat
Tehzîb-i nefs etmeyen insân olamaz hiç
Hayvân sıfâtın geçmeyen âdem mi hakîkat
Listeye geri dön