28 Eylül 2017 tarihinde yayınlanmıştır.
Nebiy-yi Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in muhterem kerîmesi Fâtımatü'z-Zehrâ radıyallahu anhâ vâlidemiz, gerek zekâ, gerek ilim gerek zühd ü takvâ cihetiyle diğer bütün kardeşlerinden üstün olup muhabbet bakımından da O'nun Resûlullah'a, Resûl-i Ekrem Efendimizin de O'na ayrı bir düşkünlüğü vardır. Nitekim Resûl-i Ekrem Efendimiz "refîk-i a'lâ"yı ihtiyâr edip, irtihâl-i dâr-ı bekâ eyleyince, O'nun yokluğuna tahammül edememiş ve altı ay gibi bir müddet ağlayıp, inlemiş, üzüntüsünden bitmiş, tükenmiş ve rûhunu böylece teslîm etmişdir.
Burada mühim bir sır vardır. Hazret-i Fâtıma'da tezâhür eden bu muhabbet, kolay kolay kimseye müyesser olmaz, muhabbetin bu derecesi pek ama pek nâdirdir. Nitekim Efendimizin o kadar çok seveni olduğu halde O'nun irtihâli ile hepsi hüzne gark olsalar da hiç biri üzüntüsünden helâk olmamışdır. Bu sır, aşağıdaki hadîs-i şerîflerden birinde gizlidir.
İşte şu üç hadîs-i şerîf, Hazret-i Fâtıma vâlidemizin Allah ve Peygamber katındaki derecesini göstermeye yeter. Resûl-i Ekrem Efendimiz buyurmuşlardır ki :
فاطمه سيدة نسأ اهل الجنة
Fâtıma, Cennet'deki kadınların efendisidir.
فاطمة بضعة مني يريبني ما رابها ويؤذيني ما آذاها
Fâtıma, benden ayrılmaz bir parçadır, onu hoşnûd eden şey beni de hoşnûd eder, onu üzen şey beni de üzer.
إن فاطمة أحصنت فرجها فحرم الله ذريتها على النار
Allah, Fâtıma'yı ve zürriyetini Cehennem'e harâm kılmışdır.
Salavâtullahi 'aleyhâ ve 'alâ zürriyetehâ ecma'în.