Hazret-i Hatîce Vâlidemizin Evi

18 Ağustos 2019 tarihinde yayınlanmıştır.

Hazret-i Hatice
Bugün kendisinden en ufak bir iz kalmayan bu ev, Resûl-i Ekrem Efendimizin Hazret-i Hâtîce vâlidemiz ile evlendikleri günden, Medîne-i Münevvere'ye hicret buyurdukları güne kadar ikâmet ettikleri evdir. Evin bulunduğu sokağa önceleri Attar Sokağı denirmiş, sonradan Hacer Sokağı adı verilmiş. 

Bu evin manevî değeri pek yüksek, hâtırası da çok kıymetlidir. Zîrâ Hazret-i Fâtıma vâlidemiz de dâhil olmak üzere Peygamber Efendimizin Hazret-i Hatîce'den olan çocuklarının hepsi bu evde dünyâya gelmişlerdir. Bu ev, aynı zamanda Resûl-i Ekrem Efendimiz'e sık sık vahyin nâzil olduğu yerlerdendir. Nitekim sonradan bu evin üstüne inşâ edilen kubbelerden birine bu sebeble "kubbetü'l-vahy" denilmişdir. Bu evin kudsiyyet ve bereketini şuradan biliniz ki, Resûl-i Ekrem Efendimiz, ömrünün yirmi sekiz yılını bu evde geçirmiş, onca yıl bu evde ibâdet etmiş, bu evde namaz kılmış, Cebrâil bir çok kere bu eve gelmiş, bir çok âyet bu evde nâzil olmuşdur.

Yandaki tahmînî plandan da görüleceği üzere, bu ev tek katlı ve dört odalı bir ev olup, odalardan biri, Hazret-i Hâtice vâlidemiz ile Resûl-i Ekrem Efendimizin müştereken kullandıkları bir oda, diğeri Hazret-i Fâtıma vâlidemize tahsîs edilen bir oda, üçüncüsü ziyâretçilerin kabûl edildiği odadır. Dördüncü oda ise Resûl-i Ekrem Efendimizin ibâdete tahsîs ettiği, yani uzun uzun namaz kılıp, zikrullah ile meşgûl olduğu halvethânesidir ki bu yüzden burası duâların müstecâb olduğu mübârek yerlerden biri olarak kabûl edilmişdir. Evin önündeki geniş mekan ise, Hazret-i Hatîce vâlidemizin ticâret mallarının muhâfaza edildiği yerdir.

Resûl-i Ekrem Efendimizi Medîne-i Münevvere'ye hicret ederken bu evi amca oğlu Âkil bin Ebû Tâlib'e bırakmışdır. Ev sonradan bir kaç defa el değiştirmiş ve sonunda tıpkı Efendimizin doğduğu ev gibi mescide tahvîl edilmiş ve ziyâretgâh hâline gelmişdir. 

Abbâsîler zamânında defalarca tamir edilen, kubbelerle yülseltilen, sütunlarla güçlendirilen ve revaklarla süslenen bu ziyâretgâh, Osmanlılar zamânında da ihmâl edilmemiş ve hem Kânûnî Sultan Süleyman Hân zamanında hem daha sonraki asırlarda defalarca tamir edilmiş, içi tefrîş ve tezyîn edilmişdir. 

Eyüb Sabri Paşa'nın Mir'âtü'l-Haremeyn'deki beyânına göre, Mekke halkının bir kısmı, her Cuma gecesi burada toplanır ve sabaha kadar ibâdet ve zikrullah ile meşgûl olurlarmış. 

Ne acıdır ki, Hicaz'da Osmanlı idâresi son bulup yerine Suud idâresi gelince, Resûl-i Ekrem Efendimizin bu azîz hâtırası da diğerleri gibi tamâmen ortadan kaldırılmışdır.


Derdin ey 'âlem tabîbi bana dermân olsun
Vereyim vârımı tek mürde-dile cân olsun
'Aynımın 'illetine gayrı devâyı niderim
Hâk-i râhın gözüme kühl-i Isfahân olsun
Listeye geri dön