Hazret-i Hüdâyî Dîvânı

5 Ağustos 2021 tarihinde yayınlanmıştır.

Aziz Mahmud Hüdayi
Tasavvuf vâdîsinde dîvânların ayrı bir yeri vardır. Neden? Çünkü nesir diliyle ifâde edilmesi mümkün olmayan yüksek ma'nâlar, derin hakîkatler ancak şiir diliyle anlatılabilir. Hele de bu şiirler ilhâmât-ı Rabbânî ve füyûzât-ı Rahmânî eseri olursa. İşte bu yüzden evliyâullah hazerâtı ekseriyâ bu yolu tercîh etmişler ve hâkîkatleri, bir takım remzler ve mazmûnlar kullanarak beyân etmişlerdir. Dîvânlar da bu nutukların bir araya getirilmesiyle meydana gelmişdir. Bu dîvânlarda, seyr ü sülûkün îcâblarını da, tarîkat-ı aliyyenin esaslarını da, tasavvufun inceliklerini de bulmak mümkündür. Bu itibarla, bu dîvânlar, hakîkat yolunun yolcularına dâimâ ışık tutmakda, onlara feyiz saçmakda ve aşkdan nasîbi olanlara şarâb-ı aşk-ı ilâhîyi kadeh kadeh sunmakdadır. O aşkın tesiridir ki okuyanları gâh ağlatmakda, gâh neşelendirmekde, gâh fenâ sahrasına çekmekde, gâh bekâ iklîmine sevketmekdedir.

Yeri gelmişken şunu da özellikle belirtmekde fayda görüyorum ki, evliyâullahın şiirleri şâirlerin şiirlerine benzemez, bu yüzden onların şiirlerine ilâhiyât denilmişdir. Çünkü onlardan zuhûr eden nutuklar, aklî yâhûd nefsânî değildir, ilâhîdir. Onun için evliyâullaha şâir demek de doğru değildir. Çünkü onların nutukları ancak şekil yönünden şiire benzer, ma'nâ ve muhtevâ bakımından bambaşkadır. Hattâ evliyaullah hazerâtı şâirler gibi vezne ve kâfiyeye de pek kıymet vermezler. Nitekim dîvân sâhibi velîlerden bir zât şöyle buyuruyor :

Gerçi nâ-mevzûn mühmel çok-durur bunda kelâm
Lîk ihvândan ricâmız ola mestûr 'aybuhâ
Her ne doğdu ise gönle geldi Hakk'dan vâridât
Dendi billâh yapma düzme olmadı bir harfi hâ

Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretlerinin dîvânı da işte böyle bir dîvândır. Bu dîvânda tasavvufun bütün inceliklerini bulabileceğimiz gibi, sanki bu büyük mürşidin huzûrundaymışız gibi ondan pek çok nasîhatler de dinleyebiliriz, çok kıymetli tavsiyeler de alabiliriz, O'nun mübârek lisânından Hakk'a münâcâtda da bulunabiliriz, O'nun delâletiyle günahlarımıza istiğfar edebilir, ölümü ve âhireti tefekkür edip hâlimize çeki düzen de verebiliriz. Hattâ Hazret'in rehberliğinde tevhîd ummânına, marifetullah deryâsına da dalabilir, nefesimiz yeterse, bu denizlerden nice inciler, nice mercanlar da çıkarabiliriz. Kısacası Hazret-i Şeyh'in her bir nutk-i şerîfi ayrı bir ders mâhiyetindedir. 

Hazret-i Hüdâyî Efendimizin Dîvânı asırlar boyu ehl-i irfan tarafından çok rağbet görmüşdür. Bunu yazma nüshalarının çokluğundan, defalarca tab edilmiş olmasından, Hazret'in pek çok nutk-i şerîfi üzerine besteler yapılmasından da anlıyoruz. Yüz yıllarca zikir meclislerine revnak veren o güzelim besteler hâlâ da değişik vesîlerle okunmakdadır. Hattâ bir tarafdan da yeni besteler yapılmakdadır.

Hazret'in Dîvân'daki uslûbu tasannudan uzakdır, lisânı da ekseriya arı-duru Türkçedir. Meselâ şu kıtaları bugün dahi anlamayacak kimse yokdur :

Dost ile etdiğin ahdi unutma
Gel gönül Dost illerine gidelim
Sakın bu fânîde sen vatan tutma
Gel gönül Dost illerine gidelim
****
Gelin şükr edelim
Derdlere dermân gelsin
Hakk'ı zikr edelim
Cânlara cânân gelsin
****
Neyleyim dünyayı
Bana Allah'ım gerek
Gerekmez mâsivayı
Bana Allah'ım gerek
****
Açıver lutfeyle doğru yolunu
Allahım Allahım güzel Allahım
Sensin esirgeyen âşık kulunu
Allahım Allahım güzel Allahım

Dîvân'da iki yüzden fazla nutk-i şerîf mevcûddur ki bunların tamâmına yakınını biz burada peyderpey yayınlamış, bazılarının şerh ve îzâhını da yapmışdık. Aşağıda bu nutk-i şerîflerin bağlantılarını bulabilirsiniz.

DÎVÂN
Aç gözün bu nevm-i gaflet nice bir
Açıldı çün bezm-i elest
Açıver lutfeyle doğru yolunu
Açıver uşşâka doğru yolların
Adımı dostdan yana atalım şimden geru
Âfiyetler câm-ı aşkı nûş eden âşıklara
Ağlamak göründü gönül
Âh nefsim seni nic'eyleyeyin

Âkil isen hayra sa'y et dâimâ
Alan sensin veren sensin kılan sen
Âlemlerin sultânı meded senden meded hay
Allahümme yâ Hâdî âsân eyle yolumuz
Ârif ol âyine-i insâna bak
Ârif ol ma'nâ yüzüne bakagör
Arz-ı dîdâr eyledikçe şâhid-i gülzâr-ı Hû
Âşıkın maksûdu ol mahbûb-i bî-hemtâ imiş
Âşık k'ere maksûda
Âşıklar sâdıklar işitmiş olun Hakk'dan geldim yine Hakk'a giderim
Aşk-ı ma'şûku edelden ihtiyâr
Aşkın bu gönlüm şehrini gele gide yol eyledi

Bâğ-ı aşkın andelîbi Hazret-i Üftâde'dir
Bağışlagıl kullarının günâhın ey Allahım el senindir kul senin
Bahâr oldu yine açıldı güller
Behey bülbül nedir feryâd
Benim maksûdum değildir âlemde lâkin illâ Hû
Bihâr-ı lutfuna gâyet bulunmaz sana yâ Rab nice bin bin şükürler
Bilir var mı bu yolu kande durur Dost ili
Bir aşk-ı pâk ihsan ide ol Kâdir u Hayy u Vedûd
Bir pâdişâha kul ol kim mülkü zâil olmaz ola
Bize bizden olan yakîn u karîb koma firkat elinde bizi garîb
Bize vuslat kapısın aç meded Mevlâ meded Mevlâ
Bize zevk-i visâlin eyle ihsân meded ey Kâdir Allahım meded hay
Bizi fazlıyla insân eylemişdir gör e lutfunu ol Rabb-i Kerîm'in 
Bizi insân eden sensin şükür yâ Rabbi yâ Rabbi
Bizi insân edüben eyledi ehl-i islâm
Bizi varlık hicâbından halâs et
Bulmasın yol nefs ile İblîs-i dâll sen inâyet et meded yâ Müste'ân
Bulunmaz rahmet ü gufrâna gâyet
Bunda gelen eğer pîr ü civândır uryân gelip yine uryân giderler
Buyruğun tut Rahmân'ın tevhîde gel tevhîde
Buyruk senin fermân senin derd ehline dermân senin
Bülbül ki âşiyân-ı kadîmi koyup gelir
Canları hasret oduna yandırır ayrılık âh ayrılık vâh ayrılık
Cân terkini urmadan cânân eline girmez
Cân u dilden Hâlık'ı zikr edelim
Cemî'-i tâlibin matlûbu Allah
Cenâb-ı pâkine lâyık amel yok

Cümle hicâblardan geçir Rabbim meded Mevlâm meded
Çün ki maksûdumuz sensin gayrın sevdâsını kaldır
Davet eyle bizi lutf et kapuna
Derd ile giryân olayım bir zamân
Derdli olan kullarına kıl devâ
Derûnun serteser aşk ile dolsun
Dilin zikreyler Allah'ı niçün kalbin olur gâfil
Diller aceb hayrân olur esrâr-ı zikrullah ile
Dost ile etdiğin ahdi unutma gel gönül dost illerine gidelim
Dölenmez gönlümüz senden ayruğa
Edeb yolun gözleyen erkânı bilmek gerek
Ederdi cânib-i Mevlâ'ya rağbet kulun olsaydı zikre iştigâli
Efendim güzel Allahım meded eyle meded eyle
Eğer doğru yoldan taşra gitdimse efendim sultânım estağfirullah
Elâ ey gevher-i kân-i risâlet
Ere mi âşık cemâlin nûruna
Erişdi hicrânın demi ey mâh-ı gufrân elvedâ'
Erişdir fazlın ile nûr-i zâta
Ermeğe vahdet nûruna şirki aradan süregör
Eyâ rehnümâ-yı gürûh-i kirâm
Ey Aliyy ü Azîm olan Mevlâ
Ey bu gönlüm şehrini bin lutf ile âbâd iden
Ey derdime dermânım
Ey derdlilerin derdine dermân iden Allah
Ey dil ü cân içinde cânânım kerem et yap bu kalb-i vîrânım
Ey gönül ayrı değilsin yârdan
Ey gönüller derdine dermân eden
Ey gönül şol şâh-ı âlî-şânı gör
Ey gülleri handân edüp bülbülleri nâlân eden
Ey Hazret-i Rahmânım tevfîk ü hidâyet et
Ey Hudâ i'tikâdı sen verdin emrine inkiyâdı sen verdin
Ey kâinâtı vâr eden ihsân senin gufrân senin
Eyler seherde gulgule dost gülşeninin bülbülü
Ey nefsim olma ehl-i şer insâfa gel insâfa gel
Ey nefs yeter sehv ü zelel insâfa gel insâfa gel
Ey pâdişâh-ı bî-vezîr ihsân cenâbından senin
Ey pâdişâh-ı bî-zevâl senden atâ senden kerem
Ey Resûl-i Mustafâ vü Müctebâ
Ey tâlib-i dîdâr olan gel Hakk'a pervâz edelim
Ey tâlib-i dünyâ olan tahsîl edüp n'itsen gerek
Ey tâlib-i Mevlâ olan kulluk yolun gütmek gerek
Ey Vâhid ü Ferd ü Ehad senden sana sığınırım
Ey zâhir ü pinhân olan âşık seni bulsa n'ola
Ezelden aşk ile biz yâne geldik
Fakrımı ergür tamâma yâ Ganî
Fazlına nihâyet mi var Kerîm Allah Rahîm Allah
Fazlınla insân eyledin bin bin şükürler ey Kerîm
Fazlıyla insân eyledi el-hamdü-lillahi'l-Kerîm
Fazl u ihsânını tamâm ediver meded eyle meded ilâhî meded
Fenâ bulup hayât alam şu dem kim aşk-ı yârımdan
Fikriniz nedir kardaşlar nic'olur bizim hâlimiz
Firkat cehennemden eşed
Gâh olur ol Dost cemâli gönlümüze düşe gelir
Gayrıyı gönülden sür lutfet meded Allahım
Geh perde-i envâr ile kendözünü pinhân eden
Gel beru ey derde dermân isteyen
Gelin ey dôstân isteyelim sıdk ile Mevlâ'yı
Gelin diyelim şevk ile lâilâheillallah
Geliniz Hâlık'ı zikr eyleyelim
Gider şekk ü inkârı tevhîde gel tevhîde
Gelin şükreyleyelim derdlere dermân gelsin
Gönül verme sivâya âkil isen
Gördünse cânân illerin bülbül haber vergil bize
Gülistânda gülü handân eden Dost
Hâb-ı gafletden uyar uyanayın
Hakîkat yolunu soyla gider gayrı sevdâyı
Hakk'a kul ol bulmak istersen felâh
Hakk'a kul olmak istersen edeb gözle edeb gözle
Hakk'a mazhar olduğun fikr et beğim
Hakk'a şükür gitdi safer geldi rebî'-i mu'teber
Hakk'dan özge nesne yokdur
Hakk'ı kor kendi hevâsına gider
Hakkı koyup bâtıla meyl ü muhabbet neden
Halâs et kalbimiz hubb-i sivâdan
Halk etdi Mevlâ kulların elhamdülillahi'l-Kerîm
Handân olur ma'nâ gülü âsâr-ı zikrullah ile
Hatâ ile eğer zenb etse insân Efendim Sultânım ihsân senindir
Hâzin-i esrâr-ı lâhût ol ki sultânlık budur
Hevâ-yı nefse mağlûb olmasınlar uyar kullarını uyar ilâhî
Hudâyâ cümle-i âlem sana âşık seni özler
Hümâ-yı dil karâr etmez
Islâh ediver hâli esirge inâyet et

İbâda olmayınca Hakk'dan ihsân neye kâdir olur bîçâre insân
İbâdın dâimâ işi kusûr ü sehv ü zilletdir
İçüp câm-ı muhabbetden degil yâ Hû ve yâ men Hû
İhsânına müstağrakız yâ Rab nice şükredelim
İki cihân sultânının doğduğu ay geldi yine
İnâyetle nazar eyle kuluna meded senden inâyet ıssı Mevlâ
İrgür bizi matlûba lutf eyle Kerîm Allah
İstemez âkil fânî dünyâyı
İsteyen yârın hâk eder vârın
İşitdinse nidâ-yı Hakk gel Allah'a gel Allah'a
Kapından gayra muhtâc olmayalım
Karîn-i bezm-i hâss eyle meded senden Kerîm Allah
Kederler kalb-i uşşâkı nice bir bî-huzûr ede
Kemâl-i lutf u ihsânından Allah dedi "lâ taknetû min rahmetillah"
Kemâl-i lutfun ey Rahmân bilir mi kadrini insân
Kesret emvâcına aldanır sanma
Kimseler hüsnünü vasf eyleyemez
Kim umar senden vefâyı yalan dünyâ değil misin
Ko hevâyı olagör ehl-i salâh
Koyup Sidre vü Tûbâ'yı gönlüm seni özler seni
Kudûmun rahmet ü zevk ü safâdır yâ Resûlallah
Kula lâyık olan ibâdet imiş
Kuldan sana lâyık n'ola
Kulların oda yakma kerem eyle ey Mevlâ
Kullarına fazlın azîm yâ Müste'ân u yâ Kerîm
Kulların lutfunla insân olduğu hep senin fazlınla ihsânınladır
Kulun eksikliğine bakma lutf et hatâ kuldan 'atâ senden Efendi
Lutf eyleyüp bir kez nazar eylerse ger sultânımız
Lutf ile ihsânın ebvâbını aç
Mâsivâ kaydından et bizi halâs
Mazhar-ı zât olduğun anlar mısın
Meded bu derde dermân eyle Allah
Meded ey Kâdir Allah derdlere dermân senindir
Mevlâ kullarına etdi inâyet el-hamdü lillah eş-şükrü lillah
Mevlâm senin âşıkların devrân iderler hû ile
Miftâh-ı bâb-ı Hazret insân-ı kâmil ancak
Muhît-i bahr-i tevhîdi  bulup ummân-ı bî-sâhil
Münâdîler nidâ eyler gel Allah'a gel Allah'a
Müsahhar Emrine hep cümle eşyâ
Naîm-i dehr-i dûna olma mağrûr
Nefse uyup râh-ı Hakk'dan taşra çıkmak yol mudur
Nefs ü şeytâna uyarsın nic'olur hâlin ey gâfil
Nefs ü şeytâna zebûn etme bizi
Nefy etmeğe ağyârı tevhîd edegör tevhîd
Ne Sübhân'sın şerîkin yok ilâhî
Neyleyeyim dünyâyı bana Allahım gerek
Nice bir hâr derdini çekelim
Nice bir hicr âteşine yanalım
N'ola dîvânına karşı durursam

Nûr-i Hakk'a baka bir gün ola ebsâr-ı kulûb
Nûr ile doldu yine kevn ü mekân geldi hoş lutf ile şehr-i ramazân
Nutfe-i nâçizi insân eyleyen Kâdir Hudâ
Ola maksûdumuz fazlınla hâsıl inâyete eyle sultânım meded hay
Olmayıcak senden 'atâ kul neylesin yâ Rabbenâ
Olupdur nefsimiz perde meded Mevlâ meded Mevlâ
Rahmeti bî-had Rahmânım kerem senden ihsân senden
Rûz u şeb yeter denî dünyâyı gör
Sadr-ı cemî mürselîn sensin yâ Resûlallah
Sakın dünyâya aldanma aç gözün gafletden uyan
Sakın emânete etme hıyânet
Sarartır tâze gülleri ölüm diye ağlar var mı
Seherden açılan güller nedendir
Sehv ile olduysa günâh kuldan nedem senden kerem
Sensin Evvel sensin Âhir varlık senin buyruk senin
Sermâye-i se'âdet Hakk'dan inâyet ancak
Sevdâ-yı sivâdan geç gel hû diyelim yâ hû
Sıdk ile gir yoluna dildârın
Sular olmuş gibi dîdâra âşık
Sultân-ı kevneyn doğduğu mâh-ı mübârekdir gelen
Şol nefes emrin ile fânî cihândan gidicek
Tahkîk eder tasdîkini îmâna ermek isteyen
Tâze tâze dost gülleri
Tecellî-i cemâlin eyle ihsân
Tecellî-i cemâl ister gönül eğlenmez eğlenmez

Terkîb olundu çünki hevâ hâk ü nâr ü âb 
Tevfîk eyle bizi vuslat yoluna
Tevhîd ile olur her derde dermân
Tıynet-i âdemde konmasa eğer sevdâ-yı aşk
Uluvv-i rütbeye tâat sebebdir
Vâdî-i hayretde kalma vâsıl olmağa sa'y eyle
Vuslat gibi nimet m'olur yâ Rab nice şükredelim
Vücûd iklîmini fikreyle dervîş
Vücûd iklîmini îcâd eden Dost
Yâ evvele'l-evvelîn yâ âhire'l-âhirîn
Yakmasın âşıkları nâr-ı celâl yâ ilâhî sen inâyet eylegil
Yalancı dünyâya aldanma yâ hû
Yâ Mâlik-i yevmi'd-dîn ihsân u kerem senden
Yâ men benâ bilâ amedin hâzihi'l-kubâb
Yâ Rabbenâ yâ Rabbenmâ eyle bize atâ-yı aşk
Yeter etdin bu fânî zevke rağbet
Yeter etdin fenâ bağında feryâd
Yeter müstağrak-ı bezm-i elest ol
Yeter oldun fenâ bâğında nâlân yürü bülbül yürü dost illerine
Yeter tapdın mâl u câha gel Allah'a gel Allah'a
Yine gönlüm dost illerin özledi
Yine nûr-i tecellîden dil ü cânım ziyâ ister
Yoğ iken âlemleri vâr eylemek hep senindir pâdişâhım hep senin
Yürü bülbül yürü dost illerine
Zâhire bakdı gaflet ehli kişi sana vuslat seninledir Mevlâ
Zâkir safâya erişir envâr-ı zikrullah ile
Zâtından güzeldir sultânım Mevlâ
Zevk-ı dünyâya mehabbet nice bir
Zulmet konağın geçegör envâr-ı zikrullah ile
Listeye geri dön