Temmet bi-'avnillâhi’l-meliki'l-mennân
SÂDELEŞTİRİLMİŞ METİN
Suâl: Tevhîd zikrinde "lâ ilâhe" lafzını hangi tarafa, "illallah" lafzını hangi tarafa doğru okumak gerekir?
Cevâb: "Lâ ilâhe" sağa doğru, "illallah" sola yani kalbe doğru okunmalıdır.
Suâl: Dervîşler "İsm-i Hû"yu kaç kere zikretmelidir?
Cevâb: Dervîşlerin sürekli tevhîd etmesi gerekir. Çünkü dervîş için kapı odur. Dervîş, her derdinin çâresini tevhîd zikrinde bulur. Dervîş, tevhîde ne kadar rağbet eder ne kadar çok tevhîd ederse o kadar yükselir. Bu yüzden dervîşlerin "lâilâheillallâh" diyerek devamlı tevhîd etmeleri gerekir. Tevhîd ile "İsm-i Hû" arasında bir makâm daha vardır ki ikinci isim zikredilir. "İsm-i Hû" üçüncü isimdir.
Suâl: Halvetde yeme-içme şartları nelerdir?
Cevâb: Halvete giren dervîşin yemeği, akşam ile yatsı arasında, saf buğday unundan az mikdarda tuz ilâvesiyle yapılan bulamaç ile bir mikdar ekmekdir. Maksad açlığı bastırmakdır. Bulamacı da toprak kapda pişirip, toprak kapda yemeye gayret etmek gerekir.
Suâl: Halavetdeki kişi, ne ile meşgûl olmalıdır?
Cevâb: Farzları ve sünnet olan üç namazı huşû' ile edâ ettikden sonra mümkün olduğu kadar tevhîd zikriyle meşgûl olması gerekir. Tevhîd zikrinde fazlaca şevk gelmezse, kıbleye karşı durup, gözlerini yumup, bir mikdar Hakk Teâlâ Hazretlerinin ulu kudretlerini düşünmek gerekdir.
Suâl: Rüyâları nasıl tabîr olunmalıdır?
Cevâb: Rüyâ tabîri zor işdir. Bu iş akılla ve nakille olmaz. Tevhîd ede ede insanda öyle bir hâl meydana gelir ki rüyânın tabiri, aklına ve diline Cenâb-ı Rabbü'l-İzzet'den nâzil olur. Rüyalar gören kişiye göre tabîr olunur. Tabirin âfâki ve enfüsî olanı vardır. Bu husular meşâyihin tabirnamelerinde detaylı olarak yazılmışdır.
Suâl: Yola yeni giren sâlike önce ne ders vermek gerekir?
Cevâb: Önce tevhîd zikri vermek gerekir. Dervîşin hâline ve bilgisine göre, tarîkatın âdâbı ile ilgili bazı hususuları anlatmak gerekir.
Suâl: Dervîş korkunç veya karışık bir rüyâ görse onu nasıl tabir etmek gerekir?
Cevâb: Korkulu rüyâ, dervîşe kendi nefsinden bir işâretdir. Kendi nefsini tasfiye edip, hilm ile terbiye etmelidir. Korkulu rüyâ, Allah tarafından dervîşe bir uyarıdır, mürîdi gafletden uyandırmak için gösterilir.
Suâl: Bu tarîkimiz Halvetî midir, Celvetî midir? Halvetî ile Celvetî yolları arasında ne fark vardır?
Cevâb: Halvetîlerde seyr-i sülûk rüyâ iledir. Celvetîler ise, ilâhî hikmetleri müşâhede ederler, rüyâ âlemine tenezzül etmezler, vâridât-ı ilâhiyye ile tarîklerinde bir cilâ hâsıl olup o nûr ile eşyâyı seyrederler. Ve lâkin rüyâ âlemini de inkâr etmezler. İkisi ile de Hakk yoluna varılır derler. Celvetîler, mükâşefede ve irşâdda halvetîlerden daha ileridir. Zîrâ celvetî her şeyi gözüyle ve kemâliyle görür. Bu görüş rüyâ gibi değildir. Rüyâ tabiri ise isâbetli de olabilir, isâbetsiz de olabilir. Bizim tarîkimiz hem halvetî hem celvetîdir.
Suâl: Dervîşin bir derdi olur da şeyhi de uzakda olup sormağa imkân bulamazsa, yardım almak için ne yapmalıdır?
Cevâb: Böyle vakitlerde şeyhi hâtırda tutup, "Yâ Rab, iyilerin iyisi Hazret-i Habîb-i Ekrem hürmetine ve cümle evliyâullâh hürmetine ve şeyhim filân hürmetine müşkülümü halleyle" demelidir. Eğer çok büyük bir derdi varsa, temiz bir abdest alıp, kıbleye karşı dönüp, kıble tarafına doğru üç adım atıp, üçüncü adımda iki rekat hâcet namâzı kılmalı ve şeyhinden yardım istemelidir. Allah'ın izni ve keremi ile bütün müşküller hallollur.
Suâl: Dervîş, kendi tarîkinden olmayan kişilerle sohbet edebilir mi?
Cevâb: Kitâba ve sünnete uyan kişilerle sohbet câizdir. Kitâba ve sünnete aykırı olanlar ile sohbeti terketmek gerekir.
Suâl: Tevhîd zikrini hangi vakitlerde yapmak gerekir?
Cevâb: Tevhîd zikri her zaman güzeldir. Gündüzde, gecede, tenhâda, kalabalıkda, otururken, dururken, gezerken, yürürken, yatarken, abdestli-abdestsiz, tevhîde hiç mâni' yokdur.
Suâl: Dervîş, Kur`ân'ı ne zaman okumalıdır?
Cevâb: Kur`ân zikrullâhdır. Onu da her vakitde okumak güzeldir.
Suâl: Tasavvuf ehlinin kitaplarında bazı ibâdetlerden bahsediliyor, bunların hepsini yapmak câiz midir?
Cevâb: Kitâba ve sünnete muvâfık olan ibâdetlerin hespi güzeldir. Lâkin mürîde şeyhin tayîn ettiği ibâdetler en hayırlı olanlardır. Zîrâ mürşid-i hakîkî olan şeyhler, mürîdin kâbiliyet ve ihtiyâcını görür ve ona göre ibâdetler tavsiye eder. Dervîşin gücünün yetmeyeceği, onu zora sokacak ibâdetleri tavsiye etmez Dervîş kendisi için en faydalı olan ibâdetleri yaparak mertebeleri aşar.
Suâl: Halvetdeki dervîş, tevhîd zikrini cehrî mi hafî mi yapmalıdır?
Cevâb: Cehrî demek söylediğini kendisi ve yanındaki işitecek kadar demekdir. Cehrî zikretmekden zevk alıyorsa ya da üstünde bir üşengeçlik varsa cehrî olarak zikretmeli, yoksa hafî zikir ve tefekkür de makbûldür.
Suâl: Teheccüd namazlarında Kur`ân'ı yüksek sesle mi gizli mi okumak daha iyidir?
Cevâb: Rabbü'l-İzzet'e münâcâta kendisine hangisi daha iyi görünürse onunla ibâdet ede. Eğer ikisi arasında bir fark yok ise, bazen yüksek sesle bazen gizli okur ki ikisini de yapmış olsun.
Suâl: Dervîş duâyı uzun mu yapmalı kısa mı tutumalı?
Cevâb: Duâ Hakk Sübhânehû ve Teâlâ hazretlerinden bir istekdir. İsteğine ve hâcetine göre hangisi kalbini daha çok tesellî ediyorsa öyle yapmalı. Ayrıca duâ mahallini de gözetmek gerekir. Zîrâ duâ bazı yerde uzun, bazı yerde kısa yapılması gerekir.
Suâl: Ayakda zikrederken, zikirden daha çok lezzet almak için bir mikdar dönerek zikretmek câiz midir?
Cevâb: Edebe en uygun olan, oturup veya durup Hakk'ı zikretmekdir. Zikredenlerin bir mikdâr yavaş yavaş dönmeleri, zikre fazlaca şevk vereceği için câiz görülmüşdür. Ne var ki, bu mikdâra izin verildi diye haddi aşmamak lazımdır. Edebe aykırı olan he rişden akıl başda iken kaçınmak lâzımdır. Akıl başdan gidince insan ne yaptığını bilmediği için ona müdâhele edilemez.
Suâl: Bu tarîkde sâlik olup, şeyhden icâzet alan zevât, kendilerinden fetvâ isteyenlere fetvâ verebilir mi?
Cevâb: Mü'minlerin ve müslümanların zor durumlarında, onlara fetvâ ile yol göstermek ve onların müşkillerini halletmek gâyet güzel bir işdir. Böyle netîce alınacak şekilde ve bu niyetle fetvâ verilirse câizdir.
Allah'ın yardımıyla tamamlandı.