30 Ocak 2025 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Hicret gecesi Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Hazret-i İmâm-ı Ali kerremallahu vecheh ve radıyallahu anha, "Bu gece bana bir suikasd yapacaklar, sen benim yatağıma yatacak ve benim abamı örtüneceksin" buyurmuş ve Hazret-i Hayder-i Kerrâr, itirazda bulunmak şöyle dursun, bunu bir ganîmet bilmiş, "Anam, babam sana fedâ olsun yâ Resûlallah!" diyerek böyle bir suikasda kurban gidivermek bahasına Resûl-i Zî-şân'ın yatağına girmeği cânına minnet bilmişdi. Yani cânân yoluna cânını fedâya hâzır olmuşdu. "Yâ Resûlallah, korkarım beni öldürürler, Allahu Sübhânehû ve Teâlâ' dan bir hüccet al ki, kafirler beni öldürmesinler" dememişdir.
O gece, Allah Azze ve Celle Cebrâil ve Mikâil aleyhimüsselâma ve diğer meleklere hitâb buyurmuş, "Size verdiğim ömrü birbirinize hîbe eder misiniz?" demiş, melekler şöyle cevâb vermişlerdi, "Yâ Rab, her şeyi hakkıyla bilen ancak sensin. Bize bahş ve ihsan buyurduğun ömrü birbirimize hîbe edemeyiz". O zaman, bütün meleklerin gözlerinden perde kaldırılmış ve hitab-ı izzet şeref-sâdır olmuşdu : "Ey meleklerim! Bakın benim arslanım olan Ali'yi görün. Habîb-i Edîbim uğruna nasıl cânını fedâya hâzır bulunuyor". Ve bütün melekler, Resul-i Zî-şân'ın abasına sarılıp pervâsızca O'nun yatağına yatmış bulunan Ali ibn Ebî Tâlib'i görmüşlerdi. O esedullahi'l-gâlib, kurbanlık koyun gibi iki cihan serverine hazırlanan suikasda kendisini hedef etmişdi. Yine hitâb-ı izzet şeref-sâdır olmuş ve : "Yâ Cebrâil! Yâ Mikâil! Varın, gidin Habîbim yoluna cânını fedâya hâzır olan Ali'mi düşmanlarının şerrinden koruyun!" buyurulmuşdu. Bu emr-i ilâhîyi telakkî eyleyen Cebrâil aleyhisselam, Hazret-i İmâm-ı Ali'nin başucunda ve Mikâil aleyhisselam da ayak ucunda durmuşlar ve Hayder-i Kerrâr'ı düşmanlarının şerrinden korumuşlardı. Onun içindir ki Hakk Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri, şu âyet-i celîle ile Aliyye'l-Mürtezâ'yı medh ü senâ buyurmuşdur ki, irfandan nasîbi ve hissesi bulunanlara ne güzel bir ibretdir : وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْر۪ي نَفْسَهُ ابْتِغَٓاءَ مَرْضَاتِ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ رَؤُ۫فٌ بِالْعِبَادِ ve mine'n-nâsi men yeşrî nefsehü'btigâe merdâtillah, vallahu ra'ûfun bi'l-'ibâd.
Efendi Hazretleri bu husûsda yine şöyle buyurdular :
Peygamber'in her yapdığı iş, vahiyledir. Allah dedi ki, "Haydi Medîne'ye göçeceksin", Medîne'ye hicret etdiler. "Ebûbekir'i yanına alacaksın", gitdi Ebûbekir Sıddîk'ı yanına aldı. "Ali'yi yatağında bırakacaksın", Ali'yi yatağında bırakdı. Ali de itiraz etmedi ama. Erkek çünkü Hayder-i Kerrâr. Her tarafda düşman bekliyor böyle, sûikasd yapacaklar Peygamber'e, "Benim yatağıma yatacaksın Yâ Ali, üstüne hırkamı ört", "Peki Yâ Resûlallah" dedi. Allah Mûsâ'ya diyor ki, "Yâ Mûsâ git Firavun'a, o tuğyân etdi" diyor, "Yâ Rabbi korkarım ben gitmeğe" diyor, "beni öldürür Firavun" diyor Hazret-i Mûsâ Peygamber. Bak, bak! İmâm-ı Ali demiyor ki, "Yâ Resûlallah beni öldürürler, bak bekliyorlar dışarda", "Peki" diyor. Evet, böyle yürüdü bu iş.