Hazret-i Îsâ'nın Zühdü

25 Eylül 2024 tarihinde yayınlanmıştır.

Zühd

Îsâ aleyhisselâmın zühdü dillere destândır. Hazret-i Îsâ, dünyâdan ve ehl-i dünyâdan o derece tecerrüd etmişdi ki, evi bile yokdu, hiç evlenmemişdi, malı mülkü de yokdu, bütün eşyâsı bir iğne, bir tarak, bir çamça, bir de yastıkdan ibâretdi. Sonrdan iğneden gayrısını da terk etmişdi. Evi olmadığı gibi, bir mekâna da bağlı değildi Hazret-i Îsâ. Devamlı seyahat ederdi. Bu yüzden Mesîh denilmişdir kendisine. Mesîh, çok seyahat eden demekdir. Peki yüce bir peygamber olduğu hâlde, yani nefsine mağlûb olma ihtimâli olmadığı hâlde, niçin böyle yaşadı Hazret-i Îsâ? Sebebi şu ki, O'nun nübüvvetle gönderildiği kavim dünyâperest idi. Paraya tapıyorlardı Yahudiler, mala mülke tapıyorlardı. Onlar dünyâya ne kadar düşkün idilerse, Hazret-i Îsâ'da o kadar çok dünyâdan el çekmiş idi. Onlara dünyânın değersizliğini ve dünyâdan müstağnî kalarak yaşamanın mümkün olduğunu fiilen göstermişdi. Böylece bir mazerete mahal kalmamış oluyordu.

Hazret-i Îsâ'nın fiilleri gibi sözleri de hep zühd hakkındadır. Hiç rızık endîşesi çekmez, yemek biriktirmez, sabahın rızkını akşama bırakmaz, akşamın rızkını sabaha bırakmazdı, "Niçin böyle yapıyorsun?" diye soranlara, "Her sabah ve her akşam rızkıyla gelir" buyururlardı. "Niçin kendine bir ev yapmıyorsun?" diye soranlara, "Ben yolda giden bir yolcuyum" diye cevâb verirlerdi. Bir seferinde de böyle bir soruya şu cevâbı vermişdir : "Bizden öncekilerin bırakdıkları harâbeler bize yeter".

Kendisi hakkında şöyle buyurmuşdur : 

Katığım açlık, düstûrum Allah korkusu, elbisem kaba işleme. Kışın güneşle ısınırım, kandilim aydır, bineğim ayaklarım, yiyeceğim toprakdan bitenler. Akşam olur bir şeyim yokdur, sabah olur yine bir şeyim yokdur. Fakat yeryüzünde benden zengini yokdur.

Îsâ aleyhisselâm havârîlerine de şu tavsiyelerde bulunmuşdur :

Ey havarilerim! Dünyayı sizin için yüzüstü yere vurdum, benden sonra bir daha belini doğrultmasına imkân vermeyin. Dünyanın çirkin taraflarından biri, orada Allah'a karşı gelinmesidir. Dünyânın diğer bir kötü tarafı da, onu terketmedikçe, âhiretin elde edilememesidir.  

Ey havarilerim! Dünyâyı üzerinde geçilip gidilecek bir köprü farz ediniz, onu kalıcı bir yurt sayıp imâr etmeye kalkışmayınız. Biliniz ki, bütün günahların kaynağı dünyâ sevgisidir. Nice bir ânlık nefsânî arzular vardır ki, sâhiblerine uzun süren acılara mâl olmuşdur.  

Ey havarilerim! Dünyâyı yer serdim ve sırtına çıkıp oturdum. Sakın onu elde etmek için krallarla ve kadınlarla yarışa ve münâkaşaya girişmeyiniz. Çünkü dünyâperesetleri dünyâları ile başbaşa bırakdığınız müddetçe size dokunmazlar. Kadınlara gelince, namaza ve oruca devâm etmek sûretiyle, onlardan kaçının.

Dünyâyı taleb edenler olduğu gibi dünyâ tarafından taleb edilenler de vardır. Âhirete tâlib olanı dünyâ taleb eder ve onun peşinden koşar ki kendisi üstündeki rızkını tamamlasın. Dünyâya tâlib olanı da âhiret taleb eder, tâ ki ecel gelip de onu ensesinden yakalayana kadar.

Şu da O'nun nasîhatlerindendir : 

Dünyâyı ilah tutmayınız ki, o da sizi köleleştirmesin. Hazînelerinizi, onları kaybetmeyecek olan Allah'ın katında biriktirin. Çünki dünyâ için biriktirilen hazînelerin başına bir âfet geleceğinden endîşe edilir. Halbuki Allah'ın katında hazîne sâhibi olan kişinin, kaybetme korkusu yokdur.
Mâsivâdan el çek mahlûkdan ümmîdin kes
Virdin olsun her nefes Allah bes bâkî heves

Listeye geri dön