31 Ocak 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
"Bîşnev" Farsça "Dinle!" demekdir. Hazret-i Mevlânâ'nın Mesnevî-i Şerîf'e bu kelime ile başlaması aslâ bir tesâdüf değildir. Acabâ Hazret-i Mevlânâ söze niçin "dinle!" diyerek başlamışdır. Mesnevî şârihlerine sayfalar dolusu açıklamalar yazdıran bu sözde çok büyük hikmetler vardır.
Kur`ân-ı Kerîm'in nüzûlü "ikra" yani "oku!" emriyle başlamışdır. Halbuki ortada okunacak ne bir kitap ne de bir yazı vardır. Cenâb-ı Hakk'ın Habîb-i Edîb'ine bu hitâbı, O'nun halkı Hakk'a çağırması, halka Hakk'ın âyetlerini okuması, anlatması ve öğretmesi içindir. Sûre-i A'raf'daki "وَإِذَا قُرِئَ الْقُرْآنُ فَاسْتَمِعُواْ لَهُ وَأَنصِتُواْ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ" âyet-i kerîmesinde de "Kur`ân okunurken susun ve dinleyin" buyrulmuşdur. Çünkü bir şeyi anlamanın ilk şartı dinlemekdir, dinlemenin şartı da susmakdır. Konuşan, dinleyemez, söylenenleri duyamaz, anlayamaz. Zîrâ ağız açıldığı zaman kulak kapanır.
Öğrenilecek şey ne olursa olsun, kâide değişmez yani dinlemeden öğrenmek mümkün değildir. Dikkat ederseniz insan dünyâya geldiği vakit konuşamaz, çocuğun konuşmaya başlaması için uzun bir müddet gerekir. Halbuki çocuk daha ana karnında iken duymaya başlar. Duyma hassası, insanda ilk yaradılan hassadır. Anne karnındaki cenin âdetâ bütünüyle kulakdır. Zaten şekli de kulağa benzer. Dikkat ederseniz, insan konuşmayı da duyarak öğrenir. Dilsizler, anadan doğma sağır oldukları için dilsiz olurlar. Hâsılı öğrenmek kulakla başlar. İnsan ne alırsa önce kulakdan alır.
Susmak ve dinlemek her konuda ve her alanda öğrenmenin esâsı olduğu gibi tasavvuf ve irfan yolunda da esasdır. Dervîşliğin esâsı, susmak ve dinlemekdir. Şu var ki, dinlemenin de susmanın da bazı mertebeleri vardır. Susmak yalnızca dili tutmakdan ibâret olmadığı gibi dinlemek de yalnızca işitmekden ibâret değildir. Dinlemenin hası, cân kulağı ile dinlemekdir, gönül vererek dinlemekdir, susuzlukdan kavrulmuş bir insanın su içmesi gibi dinlemekdir. Susmanın hası da yalnız dili zabt etmekle kalmayıp kalbi de susturabilmekdir, içimizdeki sesleri de bastırabilmekdir. Zîrâ nice dinleyiciler vardır ki, zâhiren sessiz göründükleri halde içlerinde büyük bir gürültü kopmakdadır. Eğer dinlediklerimizden gerçekden istifâde etmek istiyorsak, yalnızca ağzımızı kapatıp dilimizi susturmakla kalmamalı, cân kulağımızı açıp içimizdeki gevezelikleri da susturmalıyız.
Şunu da unutmayalım ki, okumak da dinlemenin bir türüdür. Bir eseri okuyan kişi, o eseri yazan zâtı dinliyor demekdir.
Her cihetli çâr tarafdan 'ayn-ı 'ibret ile bak
Fâide vermez sükût et kendi çerâğını yak
Evliyânın sünneti dilin keserler der-dehân
Her ne emreyler iseler fermânı boynuna tak