Hazret-i Mevlânâ'nın Teheccüdü
19 Ocak 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Bir gün Hazret-i Mevlânâ, Sirâceddin'e : "Hazır ol, bu gece sana geleceğim" buyurmuşlar. Sirâceddin Fakîh, bu haberin verdiği sevinç ve neş'e ile nesi var nesi yoksa hepsini dervîşâna ve fukarâya dağıtmış. Misâfiri için hazırlıklarını tamamlayan Sirâceddin Fakîh, misâfiri için güzel bir de yatak sermiş. Maksadı da Hazret-i Mevlânâ'yı rahat ettirmek ve az da olsa istirâhat ettirmekmiş. Çünkü Hazret-i Mevlânâ, geceleri uzun uzun ibâdet eder, gündüzleri de uzun uzun semâ' eder, bu yüzden hep çok yorgun düşermiş. Üstelik bütün bu yorgunluklara rağmen pek bir şey de yemez, içmez ve istirâhat de etmezmiş. Bu yüzden mübârek vücûdu her geçen gün daha da zayıflar, incelirmiş. Eflâkî, Hazret-i Mevlânâ'nın bu hâlini "Cam bir kadehin kenarı kadar incelmişdi" diye tarif ediyor.
Akşam olunca Sirâceddîn Fakîh, heyecanla O'nun yolunu gözlemeye başlamış, ha şimdi gelir ha biraz sonra gelir derken saatler ilerlemiş ve yatma vakti de geçmiş. Nihâyet gecenin geç bir sâatinde, Hazret-i Mevlânâ, ansızın çıkagelmiş ve kendisini dörtle gözle bekleyen Sirâceddîn Fakîh'e : "Sen yatağına yat" buyurmuşlar. Sirâceddin Fakîh, ne yapsın, emre imtisâlen mecbûren yatağına yatmış ama uyuyabilmesi mümkün mü? Sabaha kadar yatağın içinde bir o yana bir bu yana dönüp durmuş. Bir tarafdan da gözü Hazret-i Mevlânâ'da imiş. Ne zaman baksa, Hazret-i Mevlânâ'yı ya kıyamda ya secdede yani hep namazda hep tazarru' ve niyâzda görmüş. En sonunda dayanamayıp "Ey sultân-ı dîn! Neredeyse sabah oldu, ne olur birazcık istirâhat etsen" deyivermiş. Hazret-i Mevlânâ ona şu cevâbı vermiş :
Sirâceddin! Eğer biz de uyursak bu kadar uyuyana kim çâre olacak. Bilesin ki, biz, Allah'ın kullarını Allah'dan istemeyi, onları azâbdan ve cezâdan kurtarmayı, onları kemâle eriştirmeyi ve Allah'ın izni ile cennetin derecâtına ulaştırmayı kendimize vazîfe edinmişizdir.Bu hâtıradan alınacak ne çok ders var değil mi?