28 Ocak 2017 tarihinde yayınlanmıştır.
Hazret-i Ömer ibn Hattâb'ın, radıyallahu anh, çocuğu gelmiş, Abdullah radıyallahu anh, "Babacığım, Ramazan gitdi, bayram geldi, bak üstümü gör, entarim eski ve kısa, bir tarafı yırtık, yamalı". Çünkü Hazret-i Ömer'in de sırtındaki hırkanın on altı yerinde yama. On altı yerinde yama. "Bir entari, bayramlık bir entari alalım" filan. "Evlâdım, nasıl alayım, ancak boğazımıza yetişiyor para. Entari almaya paramız yok yetişmiyor. "Canım yaz beytü'l-mâl-i müslimîne yani mâliye bakanına yaz. Oradan bana bir entarilik para versin. Gelecek ay senin maaşından kessinler". "Haa olur o" dedi, yazdı. "Es-selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh. Bizim oğlana bir entari al, beytü'l-mâl-i müslimînden yani devlet hazînesinden ve bir daha aya da kaç paraya aldınsa, o parayı benim aylığımdan kes. Es-selâm 'alâ men ittebe'al-hüdâ". Altına imzâ, Ömer ibn Hattâb. Götürdüler verdiler mektûbu, bakdı o, altına yazdı, "Ömer bana bir daha aya yaşayacağına elinde senedi varsa gelsin vereyim" dedi. Yazdı altına, "Yâ Ömer, bir daha aya yaşayacaksan, yaşmaya elinde senedin varsa, buraya yaz, vereyim" dedi. Bir getirdiler, okudu, ağladı Hazret-i Ömer, dedi, "Doğru söylüyor. Ya ölürsem ben. İbâdullahın hakkı üzerimde, âhirete öyle gideceğim".