Helal Lokma ve Rızık

18 Şubat 2016 tarihinde yayınlanmıştır.

Muzaffer Efendi
Sûre-i Bakara, Âyet 172
Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Âmâl-i sâliha (iyi işler) icrâ etmek için helâl lokma yemek lâzımdır. Kişi helâl lokma yemezse âmâl-i sâliha icrâ edemez. Harâm yiyip de namaz kılar, ibâdet yaparsa ibâdetinden zevk almaz, ibâdeti angarya gibi yapar...Helâl lokma yenmeyince ibâdetin zevki alınmaz.. 
Evliyâullah'a göre yediğin-içtiğin şeyler şehvete değil de ibâdet u tâata ve muhabbete kalb olursa (dönüşürse) o zaman rızk olur...Ondan gayrısı, şehvete dönüşür, şehvet de adamın başına belâ olur...Bir de ma'nevî rızk vardır ki o apayrıdır...
Ulemâya göre, bir adam bir şey çalsa ve birisine çaldığından ikrâm etse, ikrâm olunan kişiye helâl olur, vebâli çalana aittir. Hakîkatde ise insan harâm yediği zaman feyz kesilir, kalb kapanır hattâ ölüme kadar gidebilir... Bu ölüm, bildiğimiz ölüm değildir, kalbin ölümüdür...Şerîatden içeri hakîkat ve ma'rifet vardır...
Efendi Hazretleri buyurdular ki :
"Harâmdan kazanılan mâl, zâhirde tayyib de olsa, güzel de görünse hakîkatde necâset (pislik)dir...Zâhirde kıvırcık eti alırsın, en güzel eti seçersin, ancak o kıvırcık koyunun eti haramdan kazanıldı ise hakîkatde o et domuz etinden daha berbatdır... Harâm yiyen, helâl-harâm ayırt etmeyenler de hakîkatde fâre ve domuz sıfatlıdır...Görmüyor musun, necâseti (pisliği) fâreler ve domuzlar yer!..."
Böyle buyurdukdan sonra, şu ibretli kıssayı lutfetmişlerdi...


ŞEYHÜLİSLAMIN SOFRASINDAKİ KUZU

Vaktiyle o devrin şeyhülislamı, bir veliyyullahı yemeğe davet etmiş...Hazret demiş ki, 

- "Evlâdım! Senin sofrana otururum ama ben senin lokmandan yiyemem...Ben ancak kendi lokmamı yiyebilirim..."

"Anladım" demiş şeyhülislam ..."Ben devletden maaş aldığım için siz, içine haram karışmışdır diye benim yemeğimi yemek istemiyorsunuz...Fakat size ikrâm edeceğim yemek babamdan kalan şahsî servetimdendir, merak buyurmayınız..."

Bunun üzerine Hazret sesini çıkarmamış, sofraya oturmuşlar...Şeyhülislam Efendi babasından kalan çiftliğinden getirttiği kuzuyu kızarttırmış sofraya getirtmiş ve son derece kendinden emîm bir şekide demiş ki :

- "Yemîn ederim ki, bunda devletin verdiği maaşdan hiçbirşey yokdur, gönül rahatlığı ile yiyebilirsiniz..." 

Buna rağmen o veliyyullah yemeğe el uzatmamış...Şeyhülislâm ısrâr edince Hazret buyurmuş ki;

- "Evlâdım, benim gördüğümü sen görmüyorsun...Ben bunu yiyemem çünkü bu temiz değil...Haydi sana da gerçeği göstereyim o zaman..." diyerek şeyhülislamın gözünden perdeyi kaldırması ile, şeyhülislam bir de ne görsün, meğer enfes bir kuzu sûretindeki o yemek, içinde kurtlar kaynayan kokmuş bir leş değil miymiş!...

SÜTE SU KATAN SÜTÇÜNÜN ALTINLARI

Efendi Hazretlerinin "helâl kazanç" ve "helâl lokma" hakkında anlattığı ibretli kıssalardan biri de şudur...


Efendi Hazretleri buyurdular ki :

Çocuğuna haram yedirirsen, o çocuk mutlakâ âsî olacaktır...Belindeki tohumu helâl lokma ile hazırla!...Meğer ki "vakt-i ebreke"de dünyâya gele veyâ ana rahmine düşe...Veyâ Allah sevgilisi bir ehlullahın nazarına uğraya...Çünkü ehlullahın nazarı hâki (toprağı) kimyâ eder...
Haram lokmanın çocukdaki tezâhürü ile ilgili de sık sık şu kıssayı anlatırlardı...


KIRBALARI DELEN ÇOCUK


Efendi Hazretlerinin ağırlıklı olarak "helâl lokma" konusunu beyân ettiği bir hutbesini de bu vesîle ile buraya derc edelim....

HUTBE


Bu da O'nun özlü nasîhatlerinden biridir :
"Önüne geleni yersen, diline geleni dersen cehenneme gidersin!..."
Efendi Hazretlerinden öğrendiğimiz hikmetlerden biri de kazancın helâl mi harâm mı olduğunu anlamanın yoludur...Şöyle buyurmuşlardı : 
Kazancının helâl mi harâm mı olduğunu nasıl anlarsın bilir misin? İbâdetinden zevk almıyorsan bil ki kazancında harâm vardır...Kazancını nereye harcıyorsun bir bak! Harâma harcıyorsan bil ki kazancın da haramdır...Harâm harâma, helâl helâle gider...Herşey cinsine çeker!...
Buna delîl olarak şu âyet-i kerîmeyi okudular :

الْخَبِيثَاتُ لِلْخَبِيثِينَ وَالْخَبِيثُونَ لِلْخَبِيثَاتِ وَالطَّيِّبَاتُ لِلطَّيِّبِينَ وَالطَّيِّبُونَ لِلطَّيِّبَاتِ 
El habîsâtu lil habîsîne vel habîsûne lil habîsâti vet tayyibâtu lit tayyibîne vet tayyibûne lit tayyibâti...
Sûre-i Nûr, Âyet 26
Listeye geri dön