11 Ağustos 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
NÜKTE
Vaktiyle Bağdad'da açlıkdan ve fakîrlikden perîşân halde sokaklarda dolaşan bir deli, bir gün bir helvâcı dükkânının önünden geçerken, içerdeki çeşit çeşit helvaları, tatlıları görünce dayanamamış ve içeri girmiş. Dükkânın sâhibine "Helâl olsun sana, ne güzel helvâlar, ne güzel tatlılar yapmışsın, hakîkaten usta adammışsın" diyerek başlamış dükkandaki tatlılardan yemeğe. Bir yandan yerken bir yandan helvacıya medhiyeler düzen delinin tatlı sözleri helvacının hoşuna gitmiş ama bir de bakmış gibi deli, ne bulsa mideye indiriyor. Hemen aklı başına gelmiş ve "Ey kendini bilmez dîvâne, yeter söylediğin efsâne. Şimdiye kadar yediklerinin parasını ver de kalanını ondan sonra ye!" diye çıkışmış. Deli helvacının söylediklerine hiç kulak asmamış, yemeye devam etmiş. Helvacı bakmış ki deli lafdan anlamıyor, almış sopayı eline, başlamış vurmaya. Deli sopayı yedikden sonra, ne dese beğenirsiniz. "Yâhu şu Bağdad ne güzel şehir, halkı da ne güzel insanlar, adama döve döve helvâ yediriyorlar" demiş.
Edeb bir tâc imiş nûr-i Hudâ'dan
Giy ol tâcı emîn ol her belâdan