Hem Oruç Tut Hem Fukarâyı Gözet!

Ey cemaat! Hem oruç tutun, hem de fakîrleri gözetin. Yediğinizden biraz da fakîrler faydalansın. Bir kimse sadece kendisi yer başkalarına yedirmezse ona fakîrlik ve belâ isâbet eder. 

Ey cemaat! Midenizi doyurmaktasınız ama komşunuz aç. Üstelik bu halde iken îmân iddiâsındasınız. Îmânınız sıhhatli değil. İhtiyâcınızdan fazla olanın en azından bir kısmı fakîrlerin hakkıdır, niçin vermiyorsunuz? Bir gün gelir o nimet elinizden çıkar, size o nimeti veren kudret, bir gün o nimeti elinizden alır.

Yazık sana! Nasıl oluyor da, namaz kıldığın halde, malının fazlasından ihtiyâcı olanlara vermiyorsun? Hem tevâzu ile namaz kılacaksın hem de fakîrlere yardım edeceksin. Bu iki hâli bir araya getir. Peygamberimiz, bir eliyle devesinin yemini verirken bir eliyle de fakîrlere sadaka verirdi. O tevâzu sâhibi idi. Koyununu kendi eli ile sağar, yırtılan elbisesini kendi eli ile dikerdi. O'nun sünnetine tâbi olduğunu iddiâ ediyorsun ama yaptıklarına hiç uymuyorsun. Peygamberin sünnetine uyduğuna dâir delîlin nerede?

"Tevrat'ı gerçek yahudiler okur, yahudi değilsen Tevrat'ı bırak" diye bir darb-ı mesel vardır. Ben de diyorum ki, müslümânlığın şartlarını yerine getirmeyeceksen "Ben müslümânım" deme! İslâm'ın şartlarını yerine getirmelisin ki onun hakîkatine erebilesin. İslâm'ın hakîkati, Hakk önünde teslîm bayrağını çekmekdir. Elindekileri bugün kullara pay edersen yarın Mevlâ sana rahmetle bakar. Yeryüzündekilere merhamet ediniz ki gökyüzündekiler de size merhamet etsinler.