Herkesin Ameline Göre Görünen Melek

20 Kasım 2016 tarihinde yayınlanmıştır.

Hikmet

Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Herkes eninde sonunda Azrâil aleyhisselâm ile karşılaşacakdır ama nasıl karşılaşacağı kişinin ameline göre değişir..."Melekü'l-mevt", kâfire şiddetli, mü'mine ise merhametlidir, sâlihlere yumuşak, âsîlere ise sertçedir...
Herkes ölümü tadacakdır ama ölümün tadı kişiye göre değişir...Mü'minlere ölüm bir kâse bal kadar tatlı gelirken, kâfirlere ve zâlimlere bir kâse zehir kadar acı gelecekdir...
Efendi Hazretlerinin beyân ettiği bu hakîkat, Kur'ân âyetlerinden alınmışdır...İşte o âyetlerden bazıları :

KÂFİRLER VE ZÂLİMLER HAKKINDAKİ ÂYETLER



وَلَوْ تَرَى إِذْ يَتَوَفَّى الَّذِينَ كَفَرُواْ الْمَلآئِكَةُ يَضْرِبُونَ وُجُوهَهُمْ وَأَدْبَارَهُمْ وَذُوقُواْ عَذَابَ الْحَرِيقِ 
Ve lev terâ iz yeteveffellezîne keferûl melâiketu yadrıbûne vucûhehum ve edbârahum ve zûkû azâbel harîk.
Melekler, o kâfirlerin yüzlerine ve arkalarına vurarak "Tadın bakalım cayır cayır yanmanın acısını!" diyerek canlarını alırken bir görmeliydin!
Sûre-i Enfâl, Âyet 50


وَلَوْ تَرَى إِذِ الظَّالِمُونَ فِي غَمَرَاتِ الْمَوْتِ وَالْمَلآئِكَةُ بَاسِطُواْ أَيْدِيهِمْ أَخْرِجُواْ أَنفُسَكُمُ الْيَوْمَ تُجْزَوْنَ عَذَابَ الْهُونِ بِمَا كُنتُمْ تَقُولُونَ عَلَى اللّهِ غَيْرَ الْحَقِّ وَكُنتُمْ عَنْ آيَاتِهِ تَسْتَكْبِرُونَ
Ve lev terâ iziz zâlimûne fî gamerâtil mevti vel melâiketu bâsitû eydîhim, ahricû enfusekum, el yevme tuczevne azâbel hûni bimâ kuntum tekûlûne alâllâhi gayral hakkı ve kuntum an âyâtihi testekbirûn.
Ölümün şiddetleri içinde kıvranırken, ölüm meleklerinin de yakalarına yapışıp kendilerine: "Haydi, derhal ruhlarınızı çıkarıp teslim edin! Bugün zillet azâbıyla cezâlanacaksınız, çünkü Allah hakkında gerçek dışı şeyler söylüyordunuz ve kibirlenerek O’nun âyetlerinden yüz çeviriyordunuz!" diye haykırdıkları sırada sen o zâlimlerin hâlini bir görsen!
Sûre-i Enâm, Âyet 93


وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًا
Ven nâziâti garkâ...
Andolsun şiddetle çekip çıkaranlara...
Sûre-i Nâziat, Âyet 1



Efendi Hazretleri kâfirlerin ve zâlimlerin ölümü hakkında buyuruyorlar ki :

Îmânsız, ibâdetsiz, 
ihlâssız zâlimler ve kâfirler için ölümün tadı elbette acı 

olacakdır. Bazı hastalara dünyanın en nefis yemekleri verildiği 
zaman acı gelmiyor mu? Tıpkı onun gibi kâfirlere ve zâlimlere 
de ölüm acı gelecekdir. İki cihân serveri, ölüm acısının, üç yüz 
kılıç darbesi kadar acı olduğunu, haber vermişlerdir. Tabia
tiyle, kendisine üç yüz kılıç darbesi vurulan bir kimse, azâb 
ve ıztırâb çeker.
Rûhu kabzolunacak kimseyi, üç yüz altmış melek, üç yüz 
altmış damarından tutar ve canını sadrına getirir, Melekü'l- mevt 
onun rûhunu öyle kabzeder. Kâfirlerin rûhunun kabzedilmesi, üç yüz altmış damara sanki dikenli 
teller yerleştirilmiş de çekilip sökülüyormuş gibi acı verir...

MÜ'MİNLER VE SÂLİHLER HAKKINDAKİ ÂYETLER

إِنَّ الَّذِينَ قَالُوا رَبُّنَا اللَّهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا تَتَنَزَّلُ عَلَيْهِمُ الْمَلَائِكَةُ أَلَّا تَخَافُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَأَبْشِرُوا بِالْجَنَّةِ الَّتِي كُنتُمْ تُوعَدُونَ 
İnnellezîne kâlû rabbunâllâhu sümmestekâmû tetenezzelu aleyhimül melâiketü ellâ tehâfû ve lâ tahzenû ve ebşirû bil cennetilletî küntüm tû'adûn.
"Rabbimiz Allah’dır" deyip sonra da istikâmet üzere, doğru yolda yürüyenler yok mu, işte onların yanına melekler inip : "Hiç endişe etmeyin, hiç üzülmeyin ve size va'd edilen cennetle sevinin!" diye müjde verirler.
Sûre-i Fussilet, Âyet 30


الَّذِينَ تَتَوَفَّاهُمُ الْمَلآئِكَةُ طَيِّبِينَ يَقُولُونَ سَلامٌ عَلَيْكُمُ ادْخُلُواْ الْجَنَّةَ بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ 
Ellezîne teteveffâhumul melâiketu tayyibîne yekûlûne selâmun aleykumudhulûl cennete bimâ kuntum ta’melûn.
Onlar ki melekler canlarını tatlılıkla alırlar: "Selâm size! Yaptığınız işlerden dolayı buyurun cennete!" derler.
Sûre-i Nahl, Âyet 32


وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطًا

Ven nâşitâti neştâ...
Yumuşacık çekip alanlara...
Sûre-i Nâziat, Âyet 1

Efendi Hazretleri mü'min ve sâlihlerin rûhlarının kabzedilmesi husûsunda şu müjdeleri veriyorlar :

Mü'min, müslim, âbid, sâlih, âşık ve sâdıklara o mühlik anda öyle bir âlem açılır ve öyle bir rahmet saçılır ki, o âşık-ı sâdık, mest ü hayrân o âlemi temâşâ ederken rûh-ı pür-fütûhu makâmına göre taltîf olunur...Bazıları cennet-i a'lâyı, bazıları da cennetdeki hûri ve gılmânları ve onların kendisine tebessümle bakmalarını, bazı mutlu kişiler de "Cemâl-i Muhammediyye"yi müşâhede eylerler ve  "ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً" hitâb-ı izzetinin sırrına mazhar olurlar ve bu büyük müjde ve ilâhî da'vet üzerine fânî vücûdlarından ayrılarak yükselirler. Öyle ki, o mübârek rûhlara, gök kapıları açılır ve lâ-mekân âlemine götürülürler...

"Melekü'l-mevt" yani "Ölüm meleği" tabiri de şu âyet-i kerîmede zikredilmişdir :

قُلْ يَتَوَفَّاكُم مَّلَكُ الْمَوْتِ الَّذِي وُكِّلَ بِكُمْ ثُمَّ إِلَى رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ 
Kul yeteveffâkum melekül mevtillezî vukkile biküm sümme ilâ rabbiküm turce'ûn.
Sen de ki : "Sizi, canınızı almakla görevlendirilen ölüm meleği vefat ettirecek, sonra da Rabbinizin huzuruna götürüleceksiniz"
Sûre-i Secde, Âyet 11

Listeye geri dön