MuzafferOzak.com (Türkçe)

Muzaffer Efendi Hazretleri, Kurban Bayramındaki bir vaazında, her sene olduğu gibi, yine kurban kıssasını anlatıp hikmetlerinden bahsetmişler, kurbanın neye remz olduğunu ve bu kıssadan hangi derslerin alınması gerektiğini uzun uzun anlatmışlar. Vaazdan sonra cemaatin içinden birisi gelerek, "Hocam, size bir şey sormak istiyorum, hani İbrahim aleyhisselam tam oğlunu kurbân edecekken Cenâb-ı Hakk tarafından gönderilen bir koç vardı ya. Acabâ o koça ne oldu?" demesin mi! Efendi Hazretleri, adamın aklına şaşarak buyurmuşlardı ki, "Kırk yıllık vâizlik hayâtımda ne bana böyle bir soru soran oldu, ne de bir başkasına sorulduğunu işitdim. Ne hocalarımdan böyle bir şey duydum, ne de kitaplarda böyle bir şey gördüm".

Kurban kıssasından alınacak onca ders dururken, bu kıssanın hikmetleri hakkında sorulabilecek onca soru varken, hepsini bir kenara koyup, koçun âkıbetini merâk eden kafa nasıl bir kafadır acabâ? Aklı olan, kendisine fayda verecek olan şeyi arar, sorar. Âkil olan, "Faydasız ilimden Allah'a sığınınız" emrine uyar. Zîrâ faydasız ilim, sâhibine ancak külfet ve vebâldir. Aklı olan, en kıymetli uzvu olan beynini, lüzumsuz bilgilerle doldurur mu? Biraz izânı olan, azîz ömrünün paha biçilmez dakîkalarını boş yere sarf eder mi?

Bir bilgi ki faydası yokdur

Bilesin ki vebâli çokdur

Hiç Kimsenin Aklına Gelmeyen Soru